1 Nisan 2016 Cuma

Çocuğuma Dokunma !!

“Kadınlara tecavüz edenlerin evlenmekle kurtuldukları bu ülkede, banka soyanlar da bankaya ortak edilmeli bence. Onlar da insan.”
demişti ya Küçük İskender az demiş gerçekten. Belli ki henüz on yaşındaki erkek çocuklarını ya da 2 yaşındaki bebekleri tecavüz kapsamında düşünememiş, tecavüzcü pedofili sapıkları hesap edememiş bu cümleyi kurgularken.


Terör haberlerinin arasına serpiştirilen çeşit çeşit - kadına, bebeğe, çocuğa, öğrenciye, öz kızına, nineye…- tecavüz haberlerini ve bu haberlere dair yapılan açıklamaları dinledikten sonra içimde hissettiğim umutsuzluğu, mide bulantısını, göğüs kafesime yayılan kederin kat be kat artışını nasıl tarif edebilirim? Tecavüzün hele ki çocuk tecavüzünün aması, fakatı, bir seferi, hafifletici nedeni, tahrik unsuru olabilir mi? Hangi ara biz bu denli vicdansızlaştık diye düşünmemek mümkün mü? Neden belli bir kesim kötülüğü savunmak için pek çok mazereti, hafifletici sebebi sıralıyor?

Ayyuka çıkan bütün bu rezil haberler silsilesine bu nasıl bir alışmak , nasıl bir şaşırmamak , nasıl bir kabullenmek oldu böyle.. Gündem jet hızı ile değişiyor ve bir şekilde böylesine sosyal travmalar, sapıklıklar unutuluyor. Bunları düşünürken aklıma negatif öğrenmeyle ilgili Beş Maymun Deneyi geldi. Bilenler bilir. Hatta Pi’de Azra Kohen çok güzel bir şekilde bu deneyi anlatmıştır. Bu normalleşmeyi örneklendirerek anlatan deney şöyledir: “Bir odaya beş maymun koyuyorlar. Ortalarında bir merdiven, merdivenin tepesinde de bir hevenk muz var. Ve tavanda da soğuk su fışkırtan bir duş. Maymunlardan biri muza erişmek için merdiveni tırmanıp yukarı ulaştığında tam muza erişecekken tüm maymunlara duştan soğuk su fışkırtılıyor ve merdivendeki dahil hepsi ıslanıp kaçışıyorlar. Aradan biraz zaman geçiyor, sonra bir diğeri muza ulaşmak için merdivene tırmanınca yine aynı soğuk su ile ıslatılıyorlar. Tabii bir süre sonra merdivene yaklaşılması bile hemen diğerleri tarafından engellenmeye başlanıyor çünkü kimse ıslanmak istemiyor. Ertesi gün duşu kaldırıyorlar ve bu beş maymundan birini alıp yerine yenisini koyuyorlar. Yeni gelen maymun merdivenin tepesindeki muz hevengini görünce hevesle tırmanmak istiyor ama merdivene yaklaşması diğerleri tarafından dayakla engelleniyor.Bir gün sonra bir maymunu daha yenisiyle değiştiriyorlar, hayatlarında hiç suyla ıslatılmamış iki maymun oluyor kafeste. Ve tabii yeni gelen maymun da muzlara ulaşmak için merdivene tırmanmaya kalkınca diğerlerinden dayak yiyor yine, işin ilginç yanı kendisinden bir önce gelen maymun da gruba katılıp ona saldırıyor. Ertesi gün bir maymun daha yenisiyle değiştiriliyor, yine yeni gelen muzlara ulaşmak isterken diğerlerinden dayak yiyor ve bir önceki gün gelen maymun da yine dayak atanlar arasına katılıyor. Derken birer gün arayla dördüncü ve beşinci maymunlar da değiştiriliyor yeni maymunlarla, yani kafeste daha önce suyla ıslatılmış tek bir maymun kalmıyor. Duş da yok, yani izin verseler biri çıksa muzu yiyecekler aslında ama merdivene tırmanıp muza ulaşmak isteyen yeni, yine de dayakla cezalandırılıyor. Peki neden? Maymunlar merdivene yaklaşanı neden dövdüklerini bilmiyorlar ama yine de dövüyorlar, diğerlerinden öğrendikleri deli saçması bir davranışı devam ettiriyorlar çünkü sorgulamıyorlar. Kafese girdiklerinden beri öyle gördükleri için birbirlerini engellemek doğal geliyor. Normalleşiyor. 

Peki biz; giderek bu haberlere alışacak mıyız? Burada işler böyle geldi böyle gider diyenlere alkış mı tutacağız? Var olan düzenin en koyu savunucusu olup, karşı çıkanı da herhangi mantıklı bir sebep olmaksızın aşağılamaya devam mı edeceğiz? Yoksa sınırları zorlayıp, merdiveni tırmanma cesaretini mi göstereceğiz?

Türkiye'de her 3 kız çocuğundan ve her 5 erkek çocuğundan birinin cinsel istismar kurbanı olduğunu, istismar eden kişilerin % 80'inin çocuğun yakın çevresinden olduğunu… Dünya Sağlık Örgütü’nün dünya genelinde yaptırdığı son istatistiklere göre yaklaşık 150 milyon kız ve 73 milyon erkek çocuğun cinsel istismara maruz kaldığının tahmin edilmekte olduğunu okudum. Cinsel istismara maruz kalan çocukların yaşa göre dağılımları ise %30 u 2-5 yaş, % 40′ı 6-10 yaş ve %30′u 11-17 yaş şeklindeymiş. O nedenle bu sadece birilerinin canı yandıktan sonra bir kaç hafta konuşulacak ardındanunutulacak kadar hafif bir konu değil.

Şu da var ki tecavüzü asıl besleyenin sessiz seyirci kitlesinin gizli onayı olduğu herhalde zamanla anlaşılacak. Umarım çocuklarımız için daha da  geç olmadan silkelenip ayağa kalkabiliriz. Bir kenarda oturup sessiz bir şekilde bütün bu olanı biteni izlemek son derece sinir bozucu olduğu için bir şeyler karaladım, hislerimi paylaştım. Ama bütün bu yazıyı aslında daha çok aşağıdaki kısımlar için kaleme aldım.

Çocuklarımızı cinsel istismara karşı korumak için biz aileler neler yapmalıyız?

Çocuğumuzu korumak için, çocuğumuza, korunmayı öğretmeliyiz ! Bu konuda bildiklerimi öğrendiklerimi toparlayıp dikkat edilmesi gereken noktaları aşağıdaki gibi derledim 
  • Her konuda olduğu gibi önce biz bilgilenmeliyiz ve ardından çocuklarımızı eğitmeliyiz. 
Child Exploitation and Online Protection (CEOP) Centre tarafından hazırlanan ve thinkuknow sitesinde yayınlanan, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından Türkçe dublajı TRT'ye yaptırılan kısa bir video ekledim.Küçük bir kızın nasıl cinsel istismara uğradığı hakkında fikir verici nitelikte dikkat çekici bir video. Bu videodan da görüleceği üzere  çocuklara zarar verecek bu tür kişilerçocuk ile yalnız kalma, kandırma, güven sağlama, çocuktan yardım isteme, çocuğa cinsel ilişkiyi oyun gibi doğal bir etkinlik içerisinde, sevginin bir biçimi olarak sunma, şiddet  ya da tehdit kullanma gibi çok farklı şekillerde çocuğun karşısına çıkabiliyor.




  • Çocuk cinsel istismarcısı olarak kibarca tanımlanan bana göre iseçocuklarımızın hayatlarını karartan ağzı salyalı sübyancılar olarak adlandırılabilecek sapkınlar kısaca bir çocuğa cinsel anlamda dokunan kişilerdir. Okşama, çimdikleme, öpme, el ile sarkıntılık etme, laf atma, uygunsuz sözler ile rahatsız etme, yanında pornografik görüntüler izleme ve izlettirme, fuhuşa zorlama, cinsel ilişkiye teşebbüs, tecavüzhepsi cinsel istismar kapsamına girmektedir. Bu tür sapkınlar her türlü sosyal alt yapıdan, milletten, meslekten olabilirler. Eh yani sarı çizmeli Mehmet Ağa, şoför, muavin, bebek bakıcısı olabildikleri gibi öğretmenler, din adamları, öğretim görevlileri, doktorlar da cinsel istismarcı kimliğinde karşımıza çıkabiliyor maalesef. O nedenle kişilerin sosyal statüsüne göre “o yapmaz” türünden peşin hükümlerden arınmalıyız. Bununla birlikte cinsel istismarcının bir başka çocuk daolabileceği bilinmelidir. 
  • Ailelerin çocuklarını bu tür insanlardan korumasının en temel yolu çocuğu eğitmek, çocuk ile açık iletişimde olmak, takip etmek, arkadaşlarından haberdar olmak ve kollamaktır. Onları mutlaka dinlemeliyiz; korkularını, endişelerini hafife almamalı ve mutlaka kulak vererek üzerine gitmeliyiz.
  • Çocuklarımıza yaşına uygun bir dille vücutlarındaki bazı bölümlerinin özel olduğunu ve anne baba hariç kimsenin buralara bakamayacağını,dokunamayacağınıfotoğraflarını çekemeyeceğinianlatmalıyız.  Göğüs - Bacak arası - Popo  olarak özetlenebilecek bu bölgelerin mahremiyetini ve etkili çığlık atmayıgerekirse tekme atmayı, ısırmayı, olay yerinden uzaklaşıp güvenilir birinden yardım istemeyi öğretmek bir yöntem olabilir. 
  • Aynı şekilde kendi çocuğumuza kimsenin özel bölgelerine dokunmaması gerektiğini de öğretmeliyiz.
  • Çocuklarınıza sizin izniniz ve bilginiz olmadan herhangi bir yere gitmemeleri gerektiğini iyice öğretin. Bunları çocuğunuzun anladığından basit soru - cevaplarla ve örneklerle kontrol etmek de önemlidir. Örneğin “Oğlum birisi sana ben babanın arkadaşıyım, bugün okuldan seni benim almamı rica etti, hadi gel” derse ne yaparsın? gibi örnek sorular sorabilirsiniz. Ya da “Kızım birisi senden özel yerlerine dokunmanı isterse veya özel bölgesini gösterirse ne yaparsın?” gibi 
  • Çocuklara HAYIR deme becerisi kazandırılmalıdır. Günlük hayatta HAYIR diyemeyen bir çocuk böyle bir durum ile karşılaştığında da bu özgüvenden yoksun olacaktır ve HAYIR deme güçlüğü çekebilir.
  • Toplum olarak çocukları öpmeye mıncıklamaya meraklıyız. Çocuklar bundan hoşlanmasa bile çocuklarımızın öpülmesine müsade ederiz, çocuğu da bu konuda yönlendiririz.. Çocuk kendini öptürmek istemiyor ise “hadi öpsün bir kere” demeyin, çocuğu her isteyen öpebilir zihniyetini yerleştirmeyin.  
  • Çocuğunuza el şakası yapmayın; okulda bu tür alışkanlıklar kazanıp kazanmadığını takip ederek gerekli önlemleri zamanında alın.
  • Daha küçüklükten itibaren çocuklarımızı aşırı derecede dokunarak okşayarak seviyoruz ve bu şekilde çevremiz tarafından sevilmesine müsade ediyoruz. Böyle sevilen çocuklar sevginin gösterilme yolunun “dokunulmak” olduğu yargısına varıyor ve bu da istismar ile sevgi göstermeyi ayırt edememelerine neden oluyor.
  • Sosyal medyada çocuklarımızın fotoğraflarını paylaşırken gerçekten iyi düşünmeli ve etrafın çok da tekin olmadığını hatırlamalıyız.
  • Çocuğunuza yabancı kişilerden sizin müsadeniz olmadan bir hediye, yiyecek vb. almaması gerektiğini iyice öğretin. 
  • Çocuğunuzun geceleri sizin olmadığınız evlerde kalmaları tehlikeli olabilir. Tanıdığınız dahi olsa başta belirttiğim gibi bu tür vakaların %80 inin çocuğun yakın çevresinden kaynaklandığını istatistikler gösteriyor.
  • Çocuğunuzun akraba bile olsa kısa süreli bile başkasıyla aynı yatakta yatmasına izin vermeyin. Bir başkası ile tuvalete yollamayın, başkası tarafından banyo yaptırmayın mutlaka yanında siz olun.
  • Çocuklarımızı ciddiyetle dinlemenin, onlarla vakit geçirmenin, güven vermenin,  sohbet etmenin önemini ne kadar vurgulasam az. Çünkü çocuklar cinsel istismara uğradıkları zaman bu durumu çeşitli küçük işaretler ile aileye yansıtabilir.Bir yandan ise çocuklar yaşadıklarını sır olarak görüp saklama eğilimi göstereceklerdir. Bu tür şeylerin aile içinde saklanmaması gereken konular olduğu uygun bir dille anlatılmalıdır. Hatta oynadıkları oyunlara dikkat etmeli, oyunlardaki rolleri ve diyalogları gözlenmelidir.



Son olarak Lady Gaga’nın kadınlara yönelik tecavüze, tacize vurgu yaptığı Til It Happens To You (Başına Gelene Dek) adlı şarkısını ve insanı allak bullak eden klibini  bırakıyorum buraya.



Till it happens to you 
Başına gelene dek
You don’t know how it feels, how it feels 
Nasıl hissettirdiğini bilemezsin
Till it happens to you 
Başına gelene dek
You won’t know, it won’t be real 
Anlayamayacaksın, gerçekçi olmayacak
No, it won’t be real 
Hayır, gerçekçi olmayacak
Won’t know how it feels 
Nasıl hissettirdiğini bilemeyeceksin

Biz yurtta huzur, mutluluk istedikçe, savaşından tut patlamasına, sokağa çıkma yasağına, sapıklığına, cinayetine kadar her şey yaşanır oldu ülkemizde. Allah meleklerimizi tüm kötü insanların şerrinden korusun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder