13 Nisan 2016 Çarşamba

Annelik vs Çalışma Hayatı

“Hayata sığmak kolay değil, elin kolun sığsa tuttukların sığmıyor, ayakların girse hayallerin girmiyor, belin dönse gözün arkada bıraktıklarında kalıyor, hep bir darlık, darlık, sıkışma, sonra da bakılıyor ki, insan gire gire daha giriş kapısında durmuş, orayı da tıkamış, ötesi bomboş, yiğitsen ilerle…” 

diyor Coşkuyla Ölmek kitabında Şule Gürbüz. Bir solukta okuduğum, her cümlesi anlam dolu ve tadı damağımda kalan bu kitabı daha detaylı bir şekilde farklı bir postda anlatmayı umuyorum. Ama bu kitabı bitirdikten sonra çalışan bir anne olmak hakkında yazmak istedim.

Çalışan bir annenin çocuğu olmak zor.  Hele yoğun çalışan bir annenin çocuğu olmak daha da zor. Diğer taraftan ise çalışan anne olmak bir hayli zor. Hem işte verimli olmaya çalışmak ve sürekli güncel kalmak için çaba harcamak hem de ev işleri ve çocuk bakımını olabildiğince iyi halletmek diğer taraftan kişisel hobileri, sosyal çevreyi aksatmadan yaşamdan tat almaya çalışmak derken anne aradan çıkıyor. Enerji menerji kalmıyor. Üstelik hiç bir şey de tam olmuyor. Bir taraftan parmak boyası yaparken diğer taraftan ocaktaki pilavın dibini aldırmamaya gayret etmek etrafın dağınıklığını toplarken kafandan gece hazırlaman gereken raporu tasarlamak bir yere kadar. Haliyle insanüstü bir varlık değiliz. Ama bana göre çalışan anne olmanın asıl zor kısmı bu fiziki yorgunluk değil de olayın duygusal boyutu olup çocuğunu ve onunla vakit geçirmeyi özlemek, büyüme sürecindeki kimi anlarına şahit olamamak.

Tabi insan merak ediyor: Çalışan annenin çocukları çalışmayan annelerin çocuklarına oranla daha mı eksik yetişiyor; geride mi kalıyor?Çocuğunuza biraz yüz verseniz biri çıkıp pat diye “eh çalışan anne, tabi bütün gün evde yok, çocuk şımarıyor onu görünce” türünden çıkarım yapabiliyor veya iş dönüşü çocuğunuza biraz pahallı bir oyuncak alsanız“çalışan anne psikolojisi, kendi vicdanını rahatlatmak için çocuğa hediye alıyorsun” şeklinde bir yorumda ya da imada bulunabiliyor. Yok işin aslı öyle değil derken bile birden çalışan anne etiketi ile çoktan etiketlenmiş olduğunuzu fark edersiniz. Oysa biz yıllarca çalışmak üzere bir dolu okul okuduk, yetiştirildik, kendimizi geliştirdik ve haliyle çalışıyoruz. E şimdi çalışıyoruz diye çocuğumuza yeterince sevgiyi, ilgiyi, özgüveni veremeyecek, gerektiğinde de sınır koyamayacak mıyız? Çalıştığımız için suçluluk mu duymamız lazım?

Elbette ki hayır. Aslında annenin çalışma hayatının çocuğu üzerinde hem olumlu hem de olumsuz etkileri var. Evet, olumlu etkileri olması şaşırtıcı gibi görünse de yapılan araştırmalar bunu gösteriyor. Ancak annenin çalışmasının çocuk üzerinde yaratacağı olumlu ya da olumsuz etkiler elbette ki çocuğun yaşı, hangi gelişim basamağında olduğu, annenin çalışma koşulları, çalışma nedenleri, çocuğun kim tarafından bakıldığı gibi bir sürü alt faktöre de bağlı.

Neymiş bu olumlu etkiler derseniz yapılan çalışmalar, çalışan annelerin çocuklarının küçük yasta kendi kendine yeten, daha bağımsız davranan bir kişilik geliştirmekte olduğunu ve çevreye uyumlarının daha iyi olduğunu gösteriyor. Aile içinde günlük aktiviteleri planlayan, organize eden ve aileye ait kimi görevleri üstlenen çocuk daha bağımsız ve birçok konuda daha özgüven sahibi olabiliyor haliyle. Oysa evde annesi ve kendinden büyük kardeşleri tarafından bütün ihtiyaçları karşılanan çocuk, zorunlu olarak diğer bireylere bağımlı davranışlar geliştirebilir. Bununla birlikte tüm gün annesinin gözetiminde ve denetiminde olan çocuklar, çocukluklarında daha korkak ve ergenliklerinde de daha çekingen ya da bağımlı bir kişilik sergileyebiliyor.

Annenin çalışıyor olmasının aile ve çocuk üzerindeki diğer bir olumlu etkisi ise babaları daha önceki  jenerasyona oranla hem ev işleri hem de çocuğun bakımı konusunda daha ilgili ve katılımcı olmaya sevk etmesi. Baba ve çocuk arasındaki iletişim bu yolla kuvvetlenmekte ve özellikle beraber geçirilen zaman çocukların yaşamına çeşitli artılar getirmektedir. Bizde sık olur mesela benim ev işleriyle uğraşmam veya çalışmam gereken bazı zamanlarda eşimi oğlumla balık tutmaya ya da oyun parkına yönlendiririm 😉  Ya da benim iş seyahatlerimde baba oğul felekten günler geceler geçirebilirler.. İngiltere’de yapılan geniş katılımlı bir araştırmada babalarıyla daha çok vakit geçirmiş olan çocukların, diğer çocuklara göre IQ' lerinin yüksek ve aynı zamanda kariyerlerinde daha başarılı olduklarının saptandığını okumuştum. Bu da baba ve baba adaylarına not olarak burada dursun. 

Annenin çalışıyor olmasının en olumlu katkılarından biri de elbette ki mesleki doyum sağlayan, işinde üretken olabilen, sürekli gelişebilen annenin kendini daha mutlu hissetmesi ve kendini mutlu hissettiği iş ile edindiği kazançları çocuğun eğitimi ya da diğer ihtiyaçları için gönlünce kaynak ayırabilmesi olsa gerek. Oğluma “Oğlum çalışmamı mı isterdin yoksa evde olmamı mı?” diye sorduğumda bana verdiği cevap beni şaşırtmadı. “Sen bilirsin ama çalışman güzel, para kazanıyorsun” Erkekler yedili yaşlarda politik olmuyor fazla böyle direkt cevap veriyor.  Çalışmam onu mutlu ediyor. Çünkü böylece ihtiyaçları için daha iyi kaynak ayırabileceğimizin farkında. Bir çocuğun ihtiyaçlarının neler neler olabileceğine ise burada hiç girmeyeyim 😊  Sadece bizim zamanımızdaki gibi değil, bu net bilgi.

Yine araştırmalar gösteriyor ki annenin çalışması, çocuğun kendi benliğini algılamasında da önemli bir etkiye sahip. Şöyle ki, annesi çalışan çocuklar annesi ev hanımı olan çocuklara oranla “büyüyünce ne olacağım?” sorusunu daha fazla düşünüyorlar.  Bu çocuklar kendilerine daha fazla hedef belirleyip, bu yönde çaba gösteriyorlar. Özellikle annenin çalışması kız çocuğunu daha olumlu yönde etkilemekte. Annenin çalışması kız çocuğun kendini yüksek eğitimsel ve mesleki hedeflere yöneltmesinde güdüleyici olmakta ve annelerinin çalışmasından duydukları hayranlıktan dolayı, onu önemli bir model olarak görmektedirler.
 Çocuklu hayat hususunda kendi geçmişimde deneme yanılma yolu ile ya da araştırarak doğrusunu öğrenip düzelttiğim pek çok konu oldu. O yüzden birisi bana bunları ilk çocuklu yıllarımın başında söyleseydi daha az zorlanarak öğrenseydim dediğim bazı yöntemleri paylaşmaktan mutluluk duyarım. Sıklıkla birine bir faydam dokunur belki diye düşünerek yazsam da bu yazma sürecinde en çok kendim bir şeyler öğreniyorum.İşte çalışan annelere kendimce önerilerim:
  • İyi anne baba olmak, öğrenilebilir bir beceridir. Ebeveynlik hususunda bazı bilgiler kodlanmış olsa bile doğuştan anne ya da baba doğmuyoruz. Kimse de “süper anne” değil. Ama araştırarak, okuyarak ve deneyimleyerek öğreniliyor. Törpülenip şekil alıyor insan. Hatta o yöntem bu yöntem derken deneye deneye bir bakıyorsunuz büyümüşler.
  • Anneliğin başında insan daha iyi bir anne olmanın yolunun çocukla daha çok zaman geçirmek olduğunu düşünüyor. Belki çocuğun henüz kendi ihtiyaçlarını karşılayamadığı ilk 2-3 yıla kadar olan süreçte bu böyledir de. El kadar bebeyi evde bakıcıyla veya aile ferdiyle de olsa bırakıp gitmek anne için yıkıcı olması ve suçluluk yaratması anormal bir durum değil. Ama zamanla aslında birlikte geçirilen zamanın kalitesi ve verimliliğinin esas önemli nokta olduğunu keşfediyor insan. Kreşti, ana okuldu, ilkokuldu derken bir de bakıyorsunuz onun da bir kendi hayatı ve rutini var. Bu vicdan muhasebesi de zamanla şiddetini azaltıyor.
  • Çocuklar sabah uyandığında anneyi evde bulamazlarsa endişe yaşayabiliyorlar. O nedenle siz işe gitmeden önce çocuğunuzun uyanık olması bu kaygı durumunu azaltacaktır.
  • Sabahları mümkünse çocuğunuzla birlikte kahvaltı yapın. Çocuğun temel ihtiyaçlarından olan beslenme ihtiyacının karşılanması güvende hissettirecektir. Birlikte yapmak mümkün değilse kahvaltı yaptığı sırada arayarak ondan haber alın veya görebileceği yerlere ona özel notlar bırakın.
  • Evden ayrılırken çocuktan gizlice kaçmayın veya çocuğa yalan söylemeyin. Yoksa çocuk küçük yaşlarda güven problemi yaşamaya başlar ve size olan güvenini yitirir. Ve şuna emin olun çocuklar hiçbir şeyi unutmaz!
  • Yine evden çıkarken dramatik bir vedalaşma ortamı yaratmadan akşam görüşeceğinizi belirterek sakince ayrılın. O da kendini Ömercik ya da Ayşecik gibi hissetmesin.
  • Çocuğunuzu vaatlerle beklentiye sokmayın. “İşten gelirken sana oyuncak alacağım, seni oyun parkına götüreceğim…” gibi vaatler geçici olarak rahatlatmanızı sağlar ancak uzun vadede, çocuğun sürekli beklentiye girmesine sebep olur. Aileniz için çalışmanız gerektiğini bilmesi ve kabullenmesi en doğrusu.
  • Çok önemli bir konu da çocuğunuza söz veriyorsanız mutlaka tutun; onu kandırmayın. “İşten gelince seni gezmeye götüreceğim” dediyseniz götürün. Her zaman doğruyu söyleyin. Siz doğru söylerseniz, o da size doğru söyler. Yoksa en ufak bir yalanını tespit ettiğinizde sizin de ona söylediğinizi acımaz şak diye yüzünüze vurur.
  • İşten eve döndüğünüzde elinizi yüzünüzü yıkar yıkamaz ilk 15 dakika kadar zaman sadece çocuğunuzla ilgilenin. Hemen mutfağa koşmayın veya ev işlerine sarılmayın. Öpüşün, koklaşın. Bırakın işler biraz beklesin.
  • Yapılacak iş listesi uzayıp gittikçe vakit hiçbir şeye yetmeyecekmiş gibi geliyor. Anne olarak da, birey olarak da önceliklerimizi iyi sıralamak gerekiyor. O nedenle arıza kodu vermemek adına kilit nokta planlı olmakta.
  • Aile büyüklerinden, akrabalardan, komşulardan, arkadaşlardan teklif edilen yardımları değerlendirin. “Ben hallederim hepsini” diye geri çevirmeyin. Teklif gelmiyorsa bile yakın hissettiklerinize ihtiyaç halinde rica etmekten de çekinmeyin.
  • Negatif enerji saçan ve negatif enerji yüklenerek yaşayan insanlardan uzak durun. Bık bık konuşup yıkıcı eleştiri oklarını size fırlatan insanlardan ardınıza bakmadan kaçın derim.
  • Teknolojiden yararlanın. 👆 Şurada anneler için faydalı olabilecek bazı mobil uygulamalara değinmiştim. Ayrıca alışveriş konusunda da internetten siparişi tercih etmek zamandan ciddi tasarruf sağlıyor.
  • Çocuğunuzla birlikte geçireceğiniz hafta sonları ya da akşamlar için hayatınızı renklendirecek yeni heyecanlar , etkinlikler araştırın bulun. Onunla bol bol sohbet ederek kendini yalnız hissetmesini ve kabuğuna çekilmesini engelleyin.
  • Ev işlerine çocukları dahil etmek de onlarla birlikte zaman geçirmek adına harika bir etkinlik oluyor.
  • Çocuğunuzla empati yapın! Bunun için önerebileceğim yöntemlerden biri de yatmadan önce veya uygun zamanlarınızda çocuğunuza masal okumanız. Bu ortak paylaşacağınız anlamlı düzenli bir faaliyet yaratır. Okunan masallar ile çocuğunuzun empati yeteneğinin gelişmesine fayda sağlayabilirsiniz. Çünkü çocuk kendini masal kahramanı ile eşleştirir. Yine masal kanalı ile çocuğa yaptıramadığınız bir davranışı veya öğretemediğiniz bir kuralı, daha kolaylık öğretebilirsiniz.
  • Ve tabi en önemlilerinden bir tanesi çalışıyorsunuz diye çocuğunuza kural koymaktan, hayır demekten korkmayın. Çalışıyorsunuz diye sizi suçluluk psikolojisine sokup “nasılsa annem suçlu, beni bırakıyor ve her istediğimi yapar” algısı yaratmaktan kaçının.
  • Çalışan anne olmanın en kötü, en katlanılmaz olduğu zaman benim için çocuğun hasta olduğu andır. Onun için geliştirebildiğim bir formulasyon yok ama öncelik her zaman elbette ki yavrucuğundur. Çünkü çocuk hastaysa zaten ille de anneyi yanında ister ve anne de fiziken işteyse bile aslında bir iş çıkaramaz, ruhen çökmüştür. Sürekli çocuğum hasta işe gelemiyorum demen gerekse bile de gitsin.
  • Tüm koşuşturmaya rağmen ruhunu doyuran, seni besleyen bireysel hobini keşfet. Başına oturduğunda dünya telaşını unutacağın bir uğraşın olması kendine yapabileceğin en büyük iyilik. 
  • Yeni annelerle tanışmaktan çekinme.Hiç ummadığın insanlardan çok şey öğrenebilirsin.
  • Sağlıklı beslen ve besle. İş yerinde öğünlerini geçiştirme. Vücuduna iyi bak. Çünkü annelik hiç bitmiyor ve çocuğuna bir ömür boyu lazımsın. Bunu hiç unutma.
  • Ve tabi ki  çocuk gelişimi, eğitim hayatı vb ilgili konularda fırsatın olduğu ölçüde okuyabildiğin kadar bol kitap oku, olmadı video izle, daha da olmazsa bloglardan süzülmüş bilgileri incele. Ama bir şekilde güncel kal ve çocuk gelişimini adım adım takip et derim. 👍
  • Son sözüm ise beylere. Kadın, dişil enerjidir,üretkendir, yaratıcıdır, berekettir, bolluktur. Erkek eşine ne kadar destek olursa, dinlendirirse, bu karşılıklı ve coşkulu bir enerji akışına dönüşüp, iki kişiyi harikalaştırabilir ve ilişkiyi keyifli kılar.    
Bütün yorgunluk, günün stresi yavrunu kolların arasına alıp saçlarını kokladığında, ağzını yüzünü öptüğünde bitiyor zaten. 

Anne isen en önemli hazine zaman. Uykusuzluktan bayılmak üzereyim.Şimdi uyku zamanı. Tatlı düşler🌙💤💤💤
Bu aralar her gün dinlediğim şu parçayı da paylaşmadan geçemeyeceğim  🎶🎶

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder