24 Ağustos 2016 Çarşamba

“Birçok kitap, insanın kendi kalesinin içindeki bilinmeyen odaların anahtarları gibidir”

-Franz Kafka

Autumn's Child

There is one spectacle grander than the sea, that is the sky; there is one spectacle grander than the sky, that is the playing children 🎪

🎧  Devendra Banhart - Autumn’s Child

12 Ağustos 2016 Cuma

Küçük Ağaç'ın Eğitimi ~ Forrest Carter 📖







Uzun zamandır okunacaklar listemde yer alan Küçük Ağaç’ın Eğitimi’ni yaşlı bir bilgeyi can kulağı ile dinler gibi keyifle ve acele etmeden nihayet bu hafta okudum.

Kitabın Forrest Carter'ın otobiyografik öyküsü olduğu söyleniyor. Öykü bir Çeroki Kızılderilisi olan yazarın önce babasını ve bir yıl sonra da annesini kaybetmesinin ardından safkan Çeroki olan büyükannesinin ve yarı Çeroki yarı İskoç olan büyükbabası yanına yerleşmesi ile başlıyor.  Büyükannesi ve büyükbabası beş yaşındaki bu küçük Çeroki’ye Küçük Ağaç adını veriyor. Bu yeni yaşamıyla birlikte küçük Çeroki’nin eğitimi de başlıyor. Okulda öğretilenden bambaşka bir eğitimdir bu. Doğayı tanımaya, anlamaya, sevmeye, onun bir parçası olup ondan beslenmeye ve ‘GİDİŞAT’ olarak tabir ettiği doğal hayatta kalma sürecini çözmeye yönelik bir eğitimdir bu. Eğiticisi ise büyükbabası ve büyükannesidir. Doğanın kendisi Büyükbaba ve Büyükannenin evi gibi. Bir insan evinde nasıl rahat güvende ve konfor içinde olursa onlar da açık havada, dağlarda öyle rahat, emin ve korkusuzlar.

“Onlara göre sevgi ve anlayış aynı şeydi. Büyükanne, anlamadığı bir şeyi sevemeyeceğini söyledi. İnsanları ve Tanrı'yı anlamazsan ne insanları ne Tanrı'yı sevebilirdin.”(sf.52)


Küçük Ağaç yeni hayatına kısa sürede alışıyor ve her şeyi çok çabuk kavrıyor. Büyükbabası ve büyükannesinden dünyaya karşı açık, duygulu ve yürekli olmayı öğreniyor. Adım adım ayakta kalmayı, meslek sahibi olmayı, tüm canlılara saygılı olmayı ve kendi varlığının evrenin bir parçası olduğunun bilincinde olmayı hiçbir dayatma, disiplin kuralı, ödül veya ceza olmadan keşfediyor. Ona hata yapması için izin veriyorlar kimi zaman, gerçekleri görmenin en iyi yolunun bu olduğunu söylüyorlar. Küçük yaşta müthiş bir olgunluğa erişiyor Küçük Ağaç. Geçmişini, ailesini ve “yasa” olarak tabir ettikleri diğer insanların onlara bakış açılarını daha iyi kavrıyor. Büyükbabasının yardımıyla kendini gelecek tehlikelere karşı hazırlıyor, politikacıları ve onların sahte dünyasını gözlemliyor ve korunmayı öğreniyor.

“Geçmişini bilmezsen, bir geleceğin olmaz çünkü. Halkının bir zamanlar nerede olduğunu bilmezsen, nereye gittiğini de bilmezsin.”(sf.55)


Forrest Carter’ın Çerokilere adadığı ve küçük bir çocuğu anlatıcı olarak seçtiği bu kitabın arka planını egemenlik, para ve güç tutkusu ile gözü dönmüş, kendini dünyanın efendisi sanan sömürgeci Beyaz Adamlara karşı verdiği yürekli mücadelesi oluşturuyor. 

“Onlar öteki insanlara baktıkları zaman kötüden başka bir şey görmezler. Ağaca baktıkları zaman kereste ve çıkardan başka bir şey görmezler. Hiçbir güzellik görmezler. İşte onlar yürüyen ölü insanlardır.”


Yok sayılan Kızılderili halkının çıkarlar dünyasının bir parçası olmayı reddedişini ve bu dik duruşun bedellerinin neler olabileceğini gözler önüne seriyor. Büyükbaba’ nın GİDİŞAT'ı anlatışında da görülür bu:

“Yalnızca gereksinim duyduklarını al. Geyik alıyorsan en iyisini alma. En küçük ve yavaş olanını seç; o zaman geyik daha güçlü olur ve her zaman sana et verir. Pa-koh (panter) bunu bilir, sen de bilmelisin.” (sf.17)

İnsanoğlunun hırslarının, aç gözlülüğünün ve doymak bilmeyen her türlü arzusunun hem insanlığı hem de içinde yaşadığımız dünyayı nasıl çirkinleştirdiği, bozduğu ve gittikçe yıkıma götürdüğünü daha iyi anlıyorsunuz okudukça. Doğaya ve yaşama bakış açınız değişiyor. Bu bakımdan Küçük Ağaç çok özlediğim, aradığım bir duyguyu verdi bana. İnsanın ruhunu okşayıp algısını zenginleştiriyor.  

 “İyi bir şeyle karşılaştığın zaman, yapman gereken ilk şey bulabildiğin insanla onu paylaşmaktır. Bu şekilde iyilik öyle bir yayılır ki nereye gittiğini bilemezsiniz.” (sf. 74)




Kitap birbirinin devamı şeklinde farklı başlıklar altında toplanmış bölümlerden oluşuyor. Her bir bölümde de öyle güzel mesajlar içeriyor ki.  Çocuk yetiştirmekle ilgili verilen alt mesajlardan en değerli bulduğum, kitabın bütününe çok başarılı bir şekilde yayılmış olan çocuklara sorumluluk nasıl verilir vesorumluluk bilinci nasıl geliştirilir konusunda yer alan örnekler oldu.

Günümüzde aileler çocuğun tek başına rahatlıkla yapabileceği çoğu şeye yardım ediyor. 7 yaşındaki bir çocuğa elinde kaşıkla yemeğini yedirmeye uğraşan bir anneyi veya ayakkabılarını bağlayan babayı gördükçe umutsuzluğum artıyor. Farkında mısınız çocuklarımıza ellerini bağlamasını, hazıra konmasını adım adım biz öğretiyor, kendimize fedakar anne-baba payesi biçerek onları hatalı davranışa biz sürüklüyoruz. Koridorun sonundaki odasından “anneee su” diye bağırdığında elinde bardakla çocuğunun odasına yol alıyorsan askerlik yaşı geldiğinde bile meyvesini soyup dilim dilim yapmanı bekleyecektir. Elbette verilmediği müddetçe de sorumluluk almayı istemeyecektir çocuk. Bu nedenle anne ve babalar önce kendi kulaklarını çekmeliler. Çocukların sorumluluk almasının önünde bazı engeller vardır. Bunlardan bana göre en önemlilerinden bir tanesi anne-baba arasındaki tutarsızlık. Her şeyden önce ebeveynler yaşına uygun sorumlulukları çocuğuna verme konusunda kendi aralarında hemfikir olmalılar ki tutarsızlık nedeni ile çocuklar ikilemde kalmasın. Küçük Ağaç’ın Eğitiminde büyükbaba ve büyükannenin çocuk eğitimindeki tutarlı ve işbirlikçi yaklaşımı çocuğun davranışlarına oldukça katkı sağlıyor. Sorumluluk verme konusunda ise karşımıza iki kavram çıkıyor; bilirsiniz ödül ve ceza.

Küçük Ağaç’ın büyükbabası, Küçük Ağaç’a  hiç ceza vermemektedir; ödül de vermemektedir. Zaman zaman geribildirimler vererek, davranışlarının ne işe yaradığı konusunda açıklamalar yapmakta ya da “sen gelmeden önce ben bu işleri nasıl hallediyordum” türünden Küçük Ağaç’ın ne denli fayda sağladığına dair geribildirimler ile Küçük Ağaç’ın varlığının önemini vurgulamaktadır. Küçük Ağaç ise olumlu geribildirimler aldıkça mutlu olmakta ve kendisiyle gurur duymaktadır. Büyükbabanın işi yetiştirdiği yerli mısırı kazanda belirli yöntemlerle kaynatarak saf viski yapmaktır. Bu işlemi Damıtım Yeri adı verilen ağaçların arasında saklı bir yerde yapmaktadır. Bir gün Küçük Ağaç, kaynatma işlemi bittiğinde büyükbabası ona kazanı temizleme görevini verir. Küçük Ağaç, uzun süre uğraşıp kazanı temizler. Büyükbabası gelip bakar, “aferin” demez; çünkü aferin ödüldür. Büyükbaba “Küçük Ağaç, sen kazanı çok iyi temizlemişsin, bulaşık kalmamış, yarın viskimiz kötü kokmayacak. Ayrıca, bize zaman kazandırdın; kasabaya daha çabuk gidip geleceğiz” der. Burada büyükbaba bu işi yapması ile ilgili olarak geribildirim vermiştir. Küçük Ağaç, ailesine katkıda bulunduğu için kendisiyle gurur duymuş mutlu olmuştur.  Büyükbaba, verdiği bu geribildirimlerle, torununun davranışlarının ne işe yaradığını fark etmesine katkıda bulunmuştur. Küçük Ağaç davranışlarının ne işe yaradığını kendi kendine fark etse, iç kaynaklı geribildirim alsa, belki daha iyi olurdu. Ama henüz küçüktür ve bir büyüğün rehberliğine ihtiyacı vardır.

Büyükbaba çocuk yetiştirme konusunda okuyucuya yer yer ipuçları da veriyor. Mesela kitaptan bir olay şöyledir. Büyükbaba bir gün yaban hindisi avına gideceğini söyler. Küçük Ağaç da heveslenir, katılmak ister. Büyükbaba sabah av için uyanma konusunda  “Bir erkek sabahları kendi kendine kalkar.” der. Küçük Ağaç belki de o güne kadar hiç öylesine erken saatte kendi kendine uyanmamıştır. Ancak sabahın erken saatinde büyükbaba evin içinde gürültü yapmaya başlar, odanın sağına soluna çarpar ve büyükanne ile her zamankinden daha yüksek sesle konuşur. Küçük Ağaç gürültüden uyanır. Henüz güneş doğmamıştır ve hemen hazırlanarak dışarı av köpeklerinin yanına çıkar Dedesi dışarı çıktığında şöyle bir bakıp şaşırmışçasına “Demek buradasın” der. Küçük Ağaç kendisiyle gurur duyarak “Evet” der. Birlikte ava giderler ve hindi avının inceliklerini öğrenir. Burada olan şudur; büyükbaba ya da büyükanne yatağının başucuna gidip Küçük Ağaç’ı uyandırmamıştır. Daha farklı ve dolaylı bir yol deneyerek dışarıdan olayı yönetmişlerdir. Küçük Ağaç ise bu yönlendirmeye olumlu reaksiyon göstererek gereğini yapmıştır.

Kendine özgü bir öğretisi olan bu kitabı kendinizi vererek okumanızı tavsiye ederim. Zira kitabın sayfalarını çevirdikçe siz de Küçük Ağaç ile birlikte belli bir eğitimden geçiyor hissine kapılıyorsunuz.Yaratıcılığı körelten eğitim sisteminin eksiklerini de ele aldığı için öğretmenlere ve çocuk gelişimi ile ilgilenen herkese özellikle tavsiye ederim.Sevgiler; iyi geceler