7 Eylül 2016 Çarşamba

Hayat 3 Oda 1 Salon mu? 🏡

Bugünü öteki günlerden ayıran bir şey vardı. Çünkü bahçe düzenlemeleri konusunda araştırma yaparken ve daha  çok botanikle ilgili sitelerde dolanırken nasıl oldu anlamadım yolum Tasha Tudor ismi ile kesişti. Karşıma çıkan fotoğraflar beni ekrana kilitledi adeta. Cevher bulmuş gibi şaşkınlıkla, hayranlıkla ve aşkla seyrettim. Belli ki zamanı şimdiydi ve ondan çıkıverdi karşıma. Araştırmayı derinleştirdikçe de illüstratör ve yazar olduğunu öğrendiğim Tasha Tudor’un yaşamı benim için bambaşka diyarlara bilet oldu.

1915 yılında doğan ve 2008 yılına kadar nezih bir hayat süren Tasha Tudor’un asıl adının Rosamund Tudor olduğunu ama Tolstoy’un Savaş ve Barış (War and Peace) romanındaki Natasha karakterine hayranlığı nedeniyle NaTasha adını aldığını bunun da zamanla Tasha olarak kısaldığını Wikipedia’dan öğrendim.



93 yıllık yaşamında 100 ün üzerinde çocuk kitabı resimlemiş. Tudor’un, kendi yazdığı ve resimlediği kitapları ise şunlar:
  • Pumpkin Moonshine (ilk masal kitabı; 1938)
  • A Tale for Easter
  • Snow before Christmas
  • Thistly B
  • The Dolls’ Christmas
  • Edgar Allan Crow
  • Amanda and the Bear
  • A is for Annabelle
  • 1 is One
  • A Time to Keep
  • Corgiville Fair
  • Tasha Tudor’s Seasons of Delight
  • The Great Corgiville Kidnapping
  • Corgiville Christmas (2003 yılında yayımlanan son kitabı)



Bazı fotoğraflar var ki benimle konuşur. Söyledikleri tam da o sıralar ihtiyacım olan şeylerdir.O nedenle ne zaman umut gerekli olsa ya da tekdüzeliğin dışına çıkmak istesem Tasha Tudor’un alçakgönüllülük dolu bu fotoğraflarına bakmaya karar verdim. Etkisi büyük. Yalnız fotoğraflar mı? Alıntıladığım ve Türkçe çevirilerini de üç aşağı beş yukarı yazmaya çalıştığım Tudor’un sözleri de önümde açık duran ders kitapları gibi. Bakın bakalım sizce de öyle değil mi?



Nasıl da kendi halinde ve kuş kalpli, nasıl da yaşadığı alanda varolan her eşyası kendinden izler taşıyor.
“There is no peace that cannot be found in the present moment.”
“Şimdiki anda bulunamayacak hiçbir huzur yoktur.”



Bu fotoğraflarda yeryüzünün renkleri capcanlı geliyor gözüme, içim ferahlık doluyor. Adeta masal masal içinde bir bahçe
“Life isn’t long enough to do all you could accomplish. And what a privilege even to be alive. In spite of all the pollutions and horrors, how beautiful this world is.”
“Hayat başarabileceğimiz her şeyi yapacak kadar uzun değildir. Ama yaşıyor olmak bile büyük bir ayrıcalıktır. Bütün kirliliğine ve dehşetine rağmen, bu dünya ne kadar da güzel.”



“Why do women want to dress like men when they’re fortunate enough to be women? Why lose femininity, which is one of our greatest charms? We get more accomplished by being charming than we would be flaunting around in pants and smoking. I’m very fond of men. I think they are wonderful creatures. I love them dearly. But I don’t want to look like one. When women gave up their long skirts, they made a grave error”
“Neden kadınlar kadın olmak gibi bir ayrıcalıkları varken erkek gibi giyinmeyi tercih ediyorlar? Bizim en cazibeli yanlarımızdan biri olan kadınsılığı kaybetmek neden? Oysa kadınsı olduğumuzda pantolonlar ve sigarayla dolaşmaktan daha çekici oluruz. Ben erkeklere bayılıyorum. Onların harika yaratıklar olduğunu düşünüyorum. Onları yürekten seviyorum. Ama onlar gibi görünmek istemiyorum. Kadınlar uzun eteklerini bıraktıklarında büyük bir hata yaptılar”



Porselen takımları, fincanlar, danteller, taze çiçekler, mutfak gereçleri, oyuncaklar her şeyin bir hikayesi ve yaşanmışlığı var tüm karelerde.
“I enjoy doing housework, ironing, washing, cooking, dishwashing. Whenever I get one of those questionnaires and they ask what is your profession, I always put down housewife. It’s an admirable profession, why apologize for it. You aren’t stupid because you’re a housewife. When you’re stirring the jam you can read Shakespeare.”
“Ütü yapmak,  yemek pişirmek, çamaşır ve bulaşık yıkamak gibi ev işlerini yapmaktan zevk alıyorum. Her ne zaman ne iş yaptığımı soran formlar doldursam oraya her zaman ev hanımı yazıyorum. Bu takdir edilmesi gereken bir meslektir, neden bunun   için özür dileyelim ki? Ev hanımı olduğunuz için aptal değilsiniz. Reçel karıştırırken Shakespeare okuyabilirsiniz.”



Doğa iyi bir öğretmen olduğu kadar kesinlikle iyi bir şifacıydı da. Örneğin en tatsız günlerde bile gökyüzünü seyretmek, dalga seslerine kulak vermek, bir ağaçtan meyve koparıp yemek, bir kedinin ya da çoban köpeğinin başını okşamakla bile insanın gününe tat gelebilir. Belki de Tasha Tudor’un uzun ve sağlıklı ömrünün formülü budur.



“When I’m working in the barn or house I often think of all the errors I’ve made in my life. But then I quickly put that behind me and think of water lilies. They will always eradicate unpleasant thoughts. Or goslings are equally comforting in their own way.”
“Evde ya da ahırda çalışırken çoğu kez geçmişte yaptığım hataları düşünürüm. Fakat sonra çabucak bu düşünceleri  geriye atar ve nilüferlerimi düşünürüm. Onları düşünmek her zaman tatsız düşünceleri uzaklaştırır. Ya da kazlar, onlar da eşit derecede rahatlatıcıdırlar.”



Köpeklerle, kuşlarla, kedilerle içiçe yaşayan Tudor, ihtiyaçlarını kendi çabalarıyla karşılamış. Suyunu taşımış, yününü eğermiş, örmüş, dikmiş, meyve-sebze yetiştirmiş, süt sağmış, yazmış, çizmiş, çocuklarını yetiştirmiş bir ömür.



“Have you ever studied a snake’s face? How optimistic they look. They have an eternal smile.”
“Hiç, bir yılanın yüzünü yakından incelediniz mi? Aslında nasıl da iyimser görünürler. Onlarda daimi bir gülümseme vardır.”



Pamuk kadın bu fotoğrafta hüzünlendirmedi değil.. Bakışları, çabası incelikler diyarı.
“I enjoy solitude. It’s probably selfish, but why bother about it. Life is much too important, as Oscar Wilde said, to be taken seriously. I feel so sorry for those mothers who are devastated by loneliness when their children fly the coop and don’t want to live at home anymore. They feel lost, but look what exciting things can be done.”
 “Yalnızlıktan keyif alıyorum.Bu muhtemelen bencilce, fakat buna neden üzülüyorsunuz.Oscar Wilde’ın da dediği gibi hayat ciddiye alınamayacak kadar önemlidir.Çocukları yuvadan uçtuğunda yalnızlıktan harap olan ve daha fazla evinde yaşamak istemeyen anneler için çok üzülüyorum.Onlar kendilerini kaybolmuş hissediyor ama heyecan verici neler neler yapılabileceğini bilseler.”



“Supposing you only saw the stars once every year. Think what you would think. The wonder of it!
“Yıldızları yılda sadece bir kez gördüğünüzü varsayın. Ne düşüneceğinizi bir düşünün. Onun şaşırtıcılığını bir düşünün”
Ah çekiyor ve ‘kimselerin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya’ diye mırıldanıyorum.



En güzel makyajı, gülümsemesi..
“Einstein said that time is like a river, it flows in bends.  If we could only step back around the turns, we could travel in either direction.  I’m sure it’s possible. When I die, I’m going right back to the 1830s. I’m not even afraid of dying. I think it must be quite exciting.”
“Einstein zamanın bir nehir gibi olduğunu ve kıvrımlarda aktığını söyler. Eğer biz virajdan geri adım atabilirsek, her iki yönde de seyahat edebiliriz. Bunun mümkün olduğuna eminim. Öldüğümde, ben doğru 1830 lara geri gideceğim. Ölmekten korkmuyorum. Bence bu oldukça heyecan verici olmalı.”



“Nowadays, people are so jeezled up. If they took some chamomile tea and spent more time rocking on the porch in the evening listening to the liquid song of the hermit thrush, they might enjoy life more.”
“Günümüzde insanlar çok fazla şikayet ediyorlar.  Oysa akşamları papatya çaylarını alsalar ve verandada sallanan sandalyeye oturup  ardıç kuşunun akıcı şarkısını dinleyerek daha fazla zaman geçirseler, hayattan çok daha fazla zevk alabilirler.”

İnceledikçe derin bir saygı duyduğum Tasha Tudor’un size de ilham vermesini dilerim. 🌿

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder