4 Mart 2016 Cuma

Böğürtlen Kışı ~ Sarah Jio

Sırlar böyledir, her zaman yollarını bulurlar.. Bir ömür sürse bile.

Çünkü zaman insan hayatının turnusoludur ve mutlaka gerçekleri ortaya çıkaracak reaksiyonları bilir. Yeterli temas süresinden sonra gerçeklerin renginin ortaya çıkmasına kimse engel olamaz.

Hayatınızın akışını değiştiren anlar, anılar, olaylar vardır. Bu kitapta hepsi var. 1933 yılında karlı bir mayıs gününde 3 yaşındaki oğlunun ortadan kaybolması ile hayatı kabusa dönüşen bir anne, tam çocuğunu kaybetmişken 80 yıl önce kaybolmuş bir çocuğun hikayesinin peşinden koşan bir muhabir ve tozlu raflar arasından geçmişe dair sırrının gün yüzüne çıkması ile hayatının eksik taşlarına kavuşan bir ihtiyar.
Okuma tutkusu bir tuhaf ; hissetmeyene anlatması ne zor. Çünkü kana kana okumak için saatlerini feda etmek zorundasın. Pek çok cazip diğer aktiviteden sıyrılıp kendi minik köşene çekilmen gerekir. Dışarıda hayat tüm gürültüsüyle akarken sen kulaklarını tıkayıp en ufak zaman dilimlerini bile okunmuş sayfalara dönüştürmeye çabalarsın. En önemlisi okurken odaklanmalısın; bir tek onu yapmalısın. Fakat kitapları hayatlarının baş köşesine yerleştirmiş insanlar bilir ki kitaplar yapılan her türlü fedakarlığa değiyor. Çünkü kitaplar insanı kendi aydınlığına götüren yegane yoldur.  Okumak istediğim o kadar çok şey varken ve listem de her geçen gün kabarırken bu kadar az vaktim olmasına içerlemiyor değilim. Bu yüzden okuma hususunda en büyük korkum zaman kaybı yaşamak oluyor haliyle. Yani bir kitabı bitirdiğimde “zaman kaybıydı” diye hissetmek beni gerçekten kızdırıyor. Bazen yazarın anlatımının bozukluğu ya da  üslubunun yetersizliği veya konunun bana keyif vermemesi, zaman zaman ise çevirinin özensizliği nedeni ile zaman kaybı olarak sınıflandırdığım kitaplar oluyor ne yazık ki.. 
 

Kitabı okumaya karar vermeden önce hakkında yapılan yorumları ufak çaplı taradığımda kitabın oldukça fazla bir Türk okur kitlesi tarafından okunduğunu gördüm. Büyük bir çoğunluk kitabı basit anlatımlı, tesadüflerle dolu, sürükleyici, dramatik bir kitap olarak yorumlarken bir kitle de kitabı ucuz bir  “market kitabı” olarak yaftalayarak sosyal medyada servis etmişti. Çünkü insanlar kitaplar marketlerde satılınca o kitapların kalitesiz, yazarının da başarısız olduğuna inanıyorlar. Oysa bu tür genellemelerin yarattığı yanılgılar ile küçük değişimlerin tetikleyebileceği büyük farkındalıkları ıskalayabileceklerini bilseler belki bu tür önyargılardan kendilerini arındırabilirler. Bu tür yorumların etkisi ile acaba “zaman kaybı” olur mu tereddütüyle başladım kitabı okumaya.


Bazı kitaplar anlatım olarak yalın, konu olarak alışılmış, kurgu olarak çok farklı olmasa bile bu görünümünün ardında şaşırtıcı bir güzellik barındırabiliyor. Yalnız onu çekip çıkartmak gerekiyor. Böğürtlen Kışı, oturup bir solukta okuyabileceğiniz ve içerinde bu şekilde serpilmiş çeşitli güzellikler barındıran yol gösterici bir kitap. İçerisinde bebeğini kaybetmiş iki annenin ayrı ayrı öyküsü ve bebeğine hamileyken yazan bir yazarın kaleminden dökülen cümleler var. Bu yönüyle hikayenin temelinde anneliğin saf duygusu yatıyor. Fakat bununla sınırlı değil… Dostluk, evlilik, yoksulluk, zenginlik, aşk gibi pek çok kavramla ilgili doyurucu mesajlar da var satır aralarında. 


Yazar Sarah Jio geçmişle gelecek arasındaki olayları birbirine  başarılı bir anlatımla bağlayarak adım adım hikayenin gizemini finale taşınmaya çalışmış. Kitabı beğenmeme rağmen olay örgüsünde çok fazla tesadüf yer alması ve romanın sonunu tahmin etmenin çok güç olmaması nedeniyle bir parça da hafif hissettim kitabı. Bu yönü ile benim için tek sefer okunacak akıcı bir kitap olarak kaldı. Özellikle yoğun okumalarla dolu günlerden  sonra ara vermek için okunacak kafa dağıtıcı bir roman diyebilirim. Kitabın ismini, pürüzsüz çevirisini ve kapak tasarımını oldukça hoş buldum. 


Yazarla ilgili ufak bir araştırma yaptığımda ise Sarah Jio'nun ülkemizde özellikle kadınlar arasında azımsanamayacak bir okur kitlesi ve hatta müdavimleri olduğu gördüm.

Sürükleyici bir anlatımı olması nedeni ile  özellikle fazla okumayanlara kitaplarla yeniden buluşması için tavsiye edebileceğim bir kitap. Bunun yanında bol okuyup okuma hızında düşüş yaşayan bir nevi tutukluk döneminde olanlara da yeniden ivme kazandırabilecek bir kitap.  Henüz anne olmayanlar bile anneliğin ne kadar özel bir duygu olduğunu bu kitabı okuduğunda derinden hissedecektir. 

Kitabın esin kaynağı Hilary Kole parçası için  🎶
Keyifli okumalar ..  📚  🍵

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder