24 Mart 2016 Perşembe

Mesele yitip giden o an..

Açan her bir çiçek şişedeki bir mesajdı bize. Açıp okuyalım o halde..


Diyordu ki çiçek görmeden, durmadan, duyumsamadan tekrarlardan ibaret bir hale dönüştürüyorsunuz yaşamı. Aynı saatte yatıp aynı saatte kalkıyor aynı yollardan geçerken hep aynı tarafa bakıyorsunuz. Aynı şarkıları dinleyeceğiniz kulaklığınızı kulağınıza takıyor ya da hep aynı tür kitapları kurcalıyorsunuz. Saçınızı dahi farklı bir şekilde kestirmeye cesaret edemeyip aynı stilde kalıyor, aynı kıyafetleri kombin yapıyorsunuz. Rutinliğin güvenli limanlarından sıyıramıyorsunuz kendinizi. 
Haklıydı çiçek. Düzenli ve riski düşük bir yaşamın ön koşuluydu bu gidişat..Oysa görülecek gün batımları var, seyredilecek manolyalar var, kabileden kovulma riskini göze alabilen insanlar var ..
Manolyanın bugün bana hatırlattığı şiir 
Ancak arada bir gerçekten yaşayacaksın :
duygusal olarak “unutulmaz bir an” denen
yaşam aralıklarından birinde, tam kendin olarak,
tam kendisiyle yüzyüze geldiğin bir başka kişiyle
birlikte, birşey yaşadığında (bir sevinç, bir acı…)
— o zaman gerçekten yaşarsın.
ama bu “an”ları son derece seyrek yaşarsın
(kimi insanlar –çoğunluk?– bunları hiç yaşamaz
belki); son derece de kısa… Gene de, bunların sağladığı
anlam yoğunluğu, yaşamının bütün geriye kalan çölünü yeşertmeye yetecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder