28 Şubat 2016 Pazar

Çocuğunuzu Resimlerinden Keşfedin ~ Roseline Davido 🎨

Sanıyorum en keyif aldığım şeylerden bir tanesi de oğlum resim yaparken merakla onun aldığı keyfi ve küçük ellerini izlemek. Nasıl odaklandığını, resmini nasıl ciddiye aldığını, zaman zaman denemekten yorulmamasını bazen de olmuyor diye oflayıp puflamasını seyretmek. Hele kimi zaman çizemediği şeyleri çizmeye başlayınca duyduğu heyecana ortak olmak o kadar keyifli ki.. ‘Anne 62 den tavşan yapmayı öğrendim’ diye kıkırdaması, gergedan çizmesi, uzay gemileriyle marsa inmesi, fillerin üzerinde ormanlarda dolaşması, oltaların ucundan kurtçukları sarkıtması, göçmen kuşlarla seyahat etmesi, çizdiği resimlere koyduğu detaylar ve resimler üzerine yaptığımız sohbetler çok olağan bir günün aslında olağanüstü güzellikleri Bu nedenle adını gördüğümde tereddüt etmeden aldığım kitaplardan biri Roseline Davido’nun Çocuğunuzu Resimlerinden Keşfedin isimli kitabı oldu. 



Bir çocuğun çizdiği resim onun duygusal dünyasını tanımak ve keşfetmek için mükemmel bir aracıdır. Çocuğun düşünüp de dile getiremediklerini anlatmasını, bedenini tanımasını ve bulunduğu mekandaki konumunu kavramasını sağlayan eşsiz bir araçtır aynı zamanda.

Pek çok dilde çevrilmiş olan bu kitap hem çocuklarının gelişimini yakından takip etmek isteyen anne-babalar için hem de konunun uzmanı pedagoglar, psikologlar, psikiyatrlar,öğretmenler için önemli bir kaynak kanımca. Ben büyük bir iştah ve dikkatle okudum.Okuduklarımdan süzdüklerimin bir kısmını da burada dilim döndüğünce anlatmak istiyorum.

Anaokulda resim yapma ve boyama faaliyetlerine bolca yer verilirken ilkokulda resim birden bıçakla kesilir gibi azalıyor. Okullarda ya resim öğretmenlerinin sayısı yok denecek kadar az ya da resim dersleri ikinci hatta üçüncü plana atılarak müfredata göre resim dersi işlenmesi gereken saatlerde yerine Türkçe veya matematik dersleri işlenerek resim dersi sıklıkla bu disiplinlerin gölgesinde kalıyor. Bu yönüyle okullar daha erken yaşlarında çocukları yıldırmak için elinden geleni yapıyor ! Zaten okullardaki resim derslerinde bir süre sonra çocuk not kaygısıyla sürekli aynı temalı resimler çizmeye başlayıp özgünlükten giderek uzaklaşarak gerçeğin birer kopyasını yapmaya yöneliyorlar.

Çocukların çizdiği resimler zekalarının gelişimiyle paralel olarak çeşitli evrelerden geçiyor. Çizdiği resme ve çocuğun kalem tutuş tarzına bakarak çocuğun zeka seviyesi hakkında fikir edinilebilmektedir. Anne babalar da şahit olmuştur mesela 2 yaşındaki çocuklar 3 yaşındakiler gibi resim çizemezler. Daha 12 aylıkken çocuklar kalem tutarak karalama evresine geçerler. 2-3  yaş arasında yetişkinlerin yazılarını taklit etmek amacıyla halkalar, ilmekler çizer. 3 yaşına doğru resim yapmayı öğrenmeye ve çizdiklerine bir anlam vermeye başlar. İribaş insanların çizildiği evredir bu dönem. Zeka yaşı arttıkça resmedilen insanın ayrıntıları da artar. 5 ila 7 yaş arasında çocukların resimleri perspektiften yoksun ve nesneler orantısızdır. 7 yaş civarında profilden görünüş ortaya çıkar.

Resmin anahtarı yoktur ama çocuğun durumu hakkında fikir verebilir. Resmi çizen çocuğun yaşadığı ortamı göz önünde bulundurarak çözümleme yapmak çok önemlidir. Kültürel katkı zayıfsa çizilen resim de beceriksizce olur ve ilk bakışta bize çocuğun yetersiz olduğunu düşündürebilir. Bu kısma dikkat etmek lazım.

Kitaptan öğrendiğim kadarıyla çözümleme konusunda eğitimli bir göz, sadece resimdeki çizgilere bakarak bile çizerinin mutlu mu, üzgün mü, atılgan mı, yavaş mı, bunalmış mı, sevinçli mi, nötr biri mi olduğunu anlayabilir.

Çocuğun resimlerini çözümleme konusunda bu değerli kitaptan edindiğim bilgileri aşağıdaki gibi maddeledim. Bu bilgiler belki çocuklarımızın, yeğenlerimizin, öğrencilerimizin  resimlerine ayrı bir göz ile bakmamıza, onlarla iletişimimizin iyileşmesine vesile olabilir :
  • Çizdiği insan resminde çocuk kendini yansıtır.İnsan resmi çizerken aslında kendisini çizer; tabi kendini nasıl hissediyorsa o şekilde resmeder.
  • 10 yaşını geçmiş çocukların resimlerinde görünen şeffaflık öğesinin zihinsel geriliğin veya çocuğun duygusal sorunlar yaşadığının göstergesi olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.Şeffaflık resimde sadece dış kısmının görünmesi gereken bir nesnenin, içeriden görünüşünün de tasvir edilmesidir.Örneğin iç organları mesela yemek borusu görünen bir insan resmi, etek ve pantolon içinden görünen uzuvlar gibi ..
  • Kendine güveni olmayan, ürkek ve içe dönük bir çocuk silik çizgiler çizer; resmi bir türlü bitiremez ve gerek duyarsa cetvel kullanır. Aksine saldırgan çocuk bazen kağıdı delecek kadar bastırarak çizer. Dengeli çocuğun çizgileri de kontrollüdür.
  • Kirli, karman çorman ve karalama dolu resimler yapanlar genellikle yazı ve çizgide güçlük çeken çocuklardır. Karalama ve silme öz güven eksikliğine işaret eder; bu aynı zamanda bir şeyleri açığa vurmamanın yöntemi de olabilir.
  • Çocuğun resim yaparken gösterdiği tepkilere dikkat etmek gerekir; çünkü genellikle çizerken aynı zamanda konuşur ve öyküler anlatır. Çizdiği kişiler de bu öyküye göre şekillenir.Bu kişilerin hangi sırayla çizildiği önemlidir çünkü bu sıralama çocuğun kafasını meşgul edenleri yansıtır. Çizilen ilk kişiler çizerin hayatında büyük önem taşır. Çizdiği kişilere ilgiyle mi yoksa ilgisiz mi yaklaştığını anlayabilmek için çocuğu gözlemlemek gerekir.
  • Çocuğun başlangıçta çizeceği konuyu belirlemiş olduğu halde resim çizerken bu konuyu değiştirip resmini başlangıçtaki niyetiyle hiç ilgisi olmayan öğelerle bezemesi sıkça görülen bir durumdur. Bu niyet değişimi, çocuğun bilinç dışı düzenekleri konusunda fikir verir.
  • Yazıda olduğu gibi, resmin çizildiği sayfayla orantısı da büyük önem taşır. Sayfanın tamamını dolduran çocuklar genellikle henüz tam olgunlaşmamıştır. Dengedeki çocuk resmini ortalar. Buna karşılık sorunlu çocuk, resmini merkezden uzak bir noktaya çizer. Sayfanın çok yukarısına çizerse kendini beğenmiştir. Sayfanın çok aşağısına çizilen resimler çizerinin durağan olduğunu gösterir.
  • Sevinçli, keyifli, mutlu sıfatları yukarı doğru çizilen çizgilerle gösterilirken üzgün, ölümcül, nahoş sıfatları ise çoğunlukla aşağı doğru inen çizgilerle ifade edilmektedir.Çizginin keskinliği burada da devreye giriyor. Zalim ve öfkeli gibi sıfatlar bastırılarak çizilirken yumuşak, narin , sakin sıfatları için hafif çizgiler kullanılmaktadır.
  • Resmedilen kişilerin nasıl çizildiğini değerlendirerek çizerin o kişiye karşı saldırgan veya sevecen bir tutum içerisinde olduğunu anlayabiliriz. Örneğin ailesinin resmini çizen bir erkek çocuk, şayet babasını bastırarak, kalın çizgilerle, annesini ise hafif çizgilerle çiziyorsa bu çocuk büyük bir ihtimalle ödipus karmaşasını atlatamamıştır. Dolayısıyla babasına karşı saldırgan, annesine karşıda sevecen bir tutum içerisindedir.
  • Resimlerde çocuğun renk kullanımı da önemlidir. Resim yaparken veya belli konuları çizerken renklere yer vermemesi çocuğun duygusal yoksunluk çektiğini ve asosyallik eğilimi olabileceğini gösterir.
  • Çocuk renkleri iki şekilde kullanır: Bir yandan doğayı taklit eder (mavi gökyüzü, yeşil çimler, sarı güneş) öte yandan bilinçaltını takip eder. İkincisi çocuğun düşüncesi ve kişiliği hakkında daha çok bilgi edinmemizi sağlar.Örneğin kırmızının 6 yaşına kadar sıkça kullanılması gayet normaldir. Hasta çocuklar bu rengi daha az kullanır. Fakat 6 yaşın üzerindeki çocuklarda çok sık kullanımı saldırganlık eğilimi ve duygusal yoksunluğu gösterebilir.Mavi rengi sıkça kullanan çocuklar kırmızı kullananlardan daha denetimlidir. 6 yaşından itibaren bebek kalmayı reddettikçe mavi yerini kahverengine bırakır. Mavinin sıkça kullanılması çocuğun özdenetime aşırı önem verdiğini gösterir.Yeşil ise çocuğun sosyal ilişkilerini temsil eder.Sarı sıklıkla kırmızıyla birlikte kullanılır. Çok fazla kullanımı bazen çocuğun yetişkinlere fazla bağımlı olduğuna işaret edebilir.Kirli renk tonları ve bazen de sarı, kahverengi çocuğun çeşitli içsel çatışmalarının yanı sıra aile içi ve sosyal çevresiyle de uyum sorunu yaşadığını gösterebilir. İnatçı çocuklar bu tonlara bayılır.
  • Sosyal açıdan uyumlu ve istikrarlı çocuklar resimlerinde 4 ila 6 renk kullanırlarken ilişki kurulması güç olan içe dönük çocuklar 1 ila 2 renk kullanırlar.
  • Çocuklarla içli dışlı olanlar bilir çocukların en gözde temalarından biri EV dir. EV sığınak, aile sıcaklığı, dış dünyaya açılan kapı gibi pek çok şeyi simgeler. Ancak ev resmi yorumlanırken evin kendisi yani kapılar, pencereler, süsler kadar çevresindeki bahçeler, yollar, ağaçlar, çitler de önemlidir. Resim bunların olup olmamasına göre anlam kazanır. Mesela kağıda iyi ortalanmış, açık pencereli, çok kapılı bir ev çocuğun yumuşak karakterli, açık ve paylaşımcı olduğuna işaret eder. Buna karşın ev küçükse, çocuk kağıdın tümünü kullanmamışsa, pencereler küçücükse ya da ev penceresizse evin çevresi yalıtılmış öğelerle veya kocaman ağaçlarla donatılmışsa bu resim çocuğun duygusal sorunlarına, çekingenliğine, anneye bağımlılığına, daha ileri yaşlarda çevreden soyutlanmaya, utangaçlığına işaret edebilir.
  • Evin yalıtılması yani kapının ya da yolun çizilmemesi veya aşırı büyük çitler her yaştaki çocuk için başarısızlık göstergesidir.
  • Ebeveynleri boşanmış çocuklar anneninki ve babanınki olmak üzere genellikle iki ev çizerlermiş.
  • Kimsesiz çocukların çizdiği ev resimleri ise ailelerinin yanında yetişen çocuklarınkinden farklılık taşır. Kimsesiz çocuklar sayfanın tümünü kullanmaya  ve evin etrafını yeşillikler, uçaklar, arabalar, paraşütlerle doldurmaya yatkındır.Resimleri karmakarışıktır ,ev dışında pek çok şey çizerler.Ya kapı ya pencere çizmeyi unuturlar veya oldukça ufak çizerler.
Kitaptaki çocukların resimlerine dair analizleri hayret içerisinde okudum. Okudukça hak verdim. Aa evet hiç o açıdan bakmamıştım diye düşündüm.




Şunu unutmamak lazım ki çocuk resimlerini yorumlamak son derece karmaşık bir çalışma ve gelişigüzel biçimde değerlendirme yapılmamalı. Bir sefer pencerelere parmaklık çizdi diye bundan çocuğun ailesiyle uyum problemi yaşadığı sonucuna varmak yanlış olur. Belki de çocuk bir gece önce hapishane temalı bir film izlemiştir. O nedenle çocuğu sosyal ve kültürel yaşantısını mutlaka resmi ile birlikte ele almak gerekir. 

Çok az bir kısmı hakkında bilgi aktardığım bu kitap gerçekten de ciddi ipuçları ile dolu ve bence ıskalanmaması gereken bir kaynak kitap. Resim yapmak çocuklar için müthiş bir deneyim, onları izlemek ve zaman zaman eşlik etmek ise bizler için  eşsiz bir lezzet. Çocukların hayatında televizyonu tableti azaltıp resmi, müziği, kitabı arttırmak onların çok erken yaşta duyarlı ve farkındalıklı insanlar olarak yetişmeleri için inanılmaz katkı sağlayacaktır. Kitabı okurken kimi yerlerde aklıma kabarık saçlarıyla çocuk yaşta bana resim sevincini aşılayan  Bob Ross geldi. Mutlu çalılar, mutlu dereler, mutlu ağaçlar çizen adamı biz ailecek izlerdik. Onun resim yapmayı elin çok olağan bir hareketiymiş ve dünyanın en kolay işiymiş gibi sunan, “bu ağacın burada yalnız canı sıkılır, ona bir arkadaş lazım” gibi samimi cümleleriyle resmini konuşturan videolarını çocuklarımızla da izlemek belki onlar için de güzel olabilir.
Keyifli okumalar ve sevgiler. 📖 🍵

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder