28 Ocak 2016 Perşembe

Soğuğun da etkisiyle mekan her zamankinden boştu. Pencere kenarındaki yerime yerleşip kahvemi söyledikten sonra fonda çalan müziği bile duymaz olmuştum. Bambaşka bir iklimdeydim ben artık.Bu kitap nasıl bir kitaptı.‘Güzel kitap’ denilen şey böyle bir şey. İnsanı, üzerinde konuşmaya, yazmaya zorluyor. Satırları okudukça bir yıldız parlıyor, bir melek yükseliyor, içimi bir sel basıyordu. Hissettirdikleri ile nasıl bir manyetik alanın yörüngesine sokuyorsa tespitlerinin yerindeliğine hayret ederken buluyorum kendimi .
“İlişki ‘yitebilen’ birşey değildir -nasıl 'varedilebilecek’ birşey de değilse..
Hep bir 'gerçekliği’ -'geçerliliği’, 'süresi’, 'süreci’ (zaman ile uzam içinde, başlangıcı ve sonu) - olsa da,
b i r
k e z kurulmuşsa, artık h i ç 'yok’ olmaz-
h e p
'var’
dır..”

diyor felsefeyle şiirin dans ettiği bu kitabında Oruç Aruoba.
Her okumada yeni bir şey katar mı bir kitap bir insana?
Katarmış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder