9 Haziran 2015 Salı

Günün bütün yorgunluğunu alması için

gecenin ritmini Nick Cave ile tutalım:

🎶 Müzisyen, şarkı yazarı, kitap yazarı, senaryo yazarı Nick Cave ..Bir süredir evirip çevirip albümlerini dinliyorum. Dinledikçe bende daha fazla bir merak uyandırdı ve hatta hakkında pek çok İngilizce metin , röportaj okumaya kadar vardı bu ilgimi cezbetmesinin sonu.Çünkü farklı bir ses olduğu kadar farklı bir karakter; farklı bir yaşam öyküsü. Melodik olmayan eril bir ses; belki ilk dinleyişte dinleyiciyi pek etkilemeyecek bir ses bile olabilir. Ancak sesi, projeleri ve duruşu ile nevi şahsına münhasır. “Bir ilhamın ilk hali mum ışığı gibidir, iyi bir fikre dönüşüp dünyayı değiştirmesi için o ateşi dışarıya karşı uzun süre korumanız gerekir” diyor Cave.  Albümlerine bakılırsa o bu ilhamı hem iyi bir fikre dönüştürmeyi başarabilmiş hem de korumayı bilmiş. Çünkü vasat albümü yok, çıkardığı vasat bir iş yok.Albümleri içinde “No More Shall We Part” albümünün yeterli ilgi görmediği söylense de ben oldukça seviyorum; o yüzden sanıyorum en çok o albümünden seçtiğim parçalar yer aldı playlistte.Playliste dahil ettiğim Nick Cave parçalarının hepsini ayrı ayrı keyifle dinlesem de içlerinde en sevdiğim Sweetheart Come”. O nasıl bir keman solosudur..Parçanın girişinde o nasıl bir “ Come over here, babe” demektir. Daha girişte kavrıyor insanı parçanın içine çekiyor. Ayrıca Avustraya’da dünyaya gelen Nick Cave’in ilk müzik deneyimlerine kilisede erkek korosunda dini şarkılar söyleyerek başladığını okumuştum. Aldığı bu dini eğitimlerin şarkı sözlerini de ve hatta isimlerini de etkilediği görülüyor. Warren Ellis ile yaptıkları soundtracklar ise tam yağmura , şaraba ve mum ışığına eşlik edecek türden.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder