18 Kasım 2015 Çarşamba

Oyun Arkadaşım Yeryüzü ~ Jennifer Ward

Çocuklar dünyaya öğrenme aşkıyla gelir..İlk günlerinden itibaren adım adım emeklemeyi, yürümeyi, koşmayı, atlamayı, zıplamayı, tırmanmayı, konuşmayı, espri yapmayı, tartışmayı, sorular sormayı ve daha nice konu hakkında pek çok şeyi öğrenirler. Bana göre, çocuklar daha önceki yıllarda nasıllarsa şimdi de öyleler. Aynı şeylere düşkünler: koşmak, bir yerlere tırmanmak, macera peşinde koşturmak, bir şeyleri saklamak, içine saklanabilecekleri alanlar oluşturmak, iz sürmek, hiyerarşi yaratmak ve kendi heyecan dolu dünyalarını inşa etmek. Fiziki ve sosyal çevrelerini sürekli gözlemlerler ve iştahla bilgi edinirler. Fakat zamanla biz yetişkinler ya baskıcı/zorlayıcı okul sistemlerimizle veya çocuk olmanın doğasına aykırı koyduğumuz kurallar ile veyahut koruma iç güdümüzü ve endişe güdümüzü abartarak  bu öğrenme sürecini köreltiriz.
 Şu cümleler size tanıdık geliyor mu?
  • Dışarıya çıkma, hasta olursun.
  • Dışarı çıkma üstün kirlenir.
  • Dokunma elini ısırır.
  • Tatma midene dokunur.
  • Tırmanma düşersin.
  • Güneşte kalma, kafana güneş geçer
  • Toprağa basma, ayaklarına bir şey batar.
  • Çise atmaya başladı, yürüyemeyiz.
  • Oturma çimen pantolonunu boyar.
  • Aman ateşe dokunma!
  • Su içme terlisin.
  • Yeme alerji yapar.
  • Zıplama, ayağın burkulur.
  • Dağıtma, dökme, kırma…
İşte öyle bir noktaya geldik ki doğada oynamak çocuklarımız için suç haline geldi adeta. Ebeveynler belki farkında olmadan, biraz da kendi rahatları için“kutulanmış çocuklar” oluşturuyorlar. Bu kutulanmış çocuklar araba koltuklarında, mama sandalyelerinde, pusetlerde ve benzeri özel oturaklarda zaman geçiriyorlar. Eğlenmesi için de eline ver bir telefon ya da tablet olmadı aç televizyonu  tamamdır. Bir bakıyorum yürüyebilen çocuğunu bebek arabasına koymuş iterek gezdiriyor anneler. Bunlar sonucunda ise sıkıldım kelimesini sıkça kullanan, can sıkıntısı ile başa çıkamayan, tatmin olmayan, agresif, içindeki potansiyeli dışarı çıkaramayan prototip ve hatta obez çocuklar yetişiyor.
Diğer yandan ise doğa ile mesafemiz her geçen gün artıyor. Yeşil alanlarımız bile suni ve manikürlü. Artık çocukların programları ebeveynlerden bile daha yoğun! Oyunsa AVM lerin içinde oyun parkları denilen renkli, cicili bicili ortamlara hapsedilmiş durumda. Bu yazımda bahsedeceğim “Oyun Arkadaşım Yeryüzü” adlı kitap doğa ile aramızdaki mesafeyi kapatarak çocuklarımızla birlikte doğa deneyimleri yaşamamız için kılavuzluk edebilecek türde bir etkinlik kitabı. “Oyun Arkadaşım Yeryüzü” derslere, kurslara, teknolojik oyunlara, televizyona, bilgisayara boğulan çocuklar için çok keyifli keşiflere rehber olabilecek dolulukta.Bu kitap aileleri, eğitimcileri ve çocukların bakımından sorumlu olan herkesi çocuğunun elinden tutup dışarıya çıkmaya, doğada vakit geçirmeye, ağaçları, toprağı, kayaları, çiçekleri, mevsimleri yani doğaya dair her tür yaşam kıpırtısını incelemeye davet ediyor. Jennifer Ward’ın  kaleme aldığı kitabı Billur Kakıcı Türkçeye çevirmiş.




 “Oyun Arkadaşım Yeryüzü” çocuklarınız ile birlikte yapabileceğiniz, dört mevsime göre ayrılmış 52 aktiviteden oluşuyor. Üstelik ihtiyaç duyulabilecek malzemeler de masrafsız, kolay bulunabilecek türden.



Kitapta her aktivite ile ilgili ‘Bi’şey sorucam’ bölümü var. Bu bölümde yazar çocuklarımızın olası sorularını dile getirmiş ve biz yetişkinler için verilebilecek cevapları belirtmiş. Ayrıca her aktivitenin sonunda ise bu aktiviteden beklenen yararın neler olduğu kısaca belirtilmiş.
Etkinlikler için ille ormana, dağa gitmeye gerek yok. Yaşadığınız yerlerdeki parka da gidebilirsiniz. Balkonunuzda yetiştirdiğiniz çiçeklerden, pencere önüne konan kuştan, böcekten, gökyüzüne açılan bir verandadan, kumsaldan, kapı önünde miyavlayan kediden de yararlanabilirsiniz. Her gün önünden fark etmeden geçtiğiniz ağaçları da ziyaret edebilirsiniz. Aktivitelerin bir kısmı gözleme dayanıyor. Aslında yetişkinler olarak bizlerin unuttuğu veya göz ardı ettiğimiz şey doğada oynayacak pek çok materyal ve üzerine konuşacak pek çok konu olduğu. Kitap bu konuda bize bir kılavuz, hatırlatıcı bir kaynak niteliği taşıyor.



Ancak kitaba sizin bir şeyler katmanız lazım, diğer türlü kitap işe yaramaz aslında.Okunup geçilecek bir kitap değil. Yani bir miktar efor gerektiriyor, ancak deneyip de başardıkça hem siz hem çocuğunuz mutlu olacak.Doğa hakkında daha fazla şey öğrenmek ve bunları çocuklarla paylaşmak iyi bir şeydir; bir yetişkin ile bir çocuk doğa hakkında birlikte bir şeyler öğrenirlerse, bu daha da iyidir. Ve çok daha eğlencelidir.

Bu tür aktivitelerin  faydaları için şunları söyleyebilirim:
  • Açık hava çocukların doğal bağışıklıklarını güçlendirir. Kaloriferli, nemsiz, kapalı, havasız ortamlardan çocukları uzaklaştırır. Çünkü zannedilenin aksine virüsler, bakteriler kapalı, havasız ortamlarda artar.
  • Güneşli havalarda yapılacak aktiviteler sayesinde gıdalarla alınması çok zor olan D vitamini güneşten ünite ünite alınır. Ayrıca gün ışığı kalsiyum emilimini artıracaktır. Daha güçlü kemik yapılarına sahip olmaları için bu güzel bir fırsattır.
  • Açık havada etkinliklerini diğer çocuklarla birlikte yaptıkça insan ilişkileri ve sosyal becerileri gelişecektir.
  • Aile ile yapılan bu aktiviteler aile bağlarını güçlendirecek ve ilerleyen yaşlarında çocuklarımız için güzel bir anı olarak da kalacaktır.
  • Temiz hava ve hareketlilik iştah olarak geri dönecek ve çocuğumuzun sindirimini güçlendirecektir. Ayrıca çocuklar normalde yemedikleri sebzeleri kendileri yetiştirdiğinde yiyebilirler.
  • Doğada yalınayak gezdiklerinde serbest elektronlar topraktan bedenine geçecek ve bir nevi topraklanacaklardır.
  • Doğada olmak huzur duygusu verir, tazeler, ferahlatır. Rahat uyumasını sağlar.
  • Çamurla, toprakla, yağmurla, karla oynamak çocuğun duygu durumunu olumlu etkileyerek stres ve kaygısını azaltır.
  • Açık hava aktiviteleri iç mekan aktivitelerine göre çocuklarımızın hem zihinsel hem de fiziksel gelişimini daha olumlu etkiler. Çocuk eklem ve kaslarındaki küçük motor duyularını geliştirir.
  • Çocukların doğuştan gelen hayranlık ve merak duygusunu tetikler, parlatır.
  • Doğaya saygılı, duyarlı ve vicdanlı bireyler yetişir.
Yakında sonbahar bitecek. Artık ağaçlar yapraklarını iyice döktü ve doğada usul usul kışa hazırlık var. İlk fırsatta çocuğunuzun elinden tutun ve gidip bir ağaca sarılın; yaşlı bir ağacın dibine oturun, doğayı dinleyin… Onları hak ettikleri çocukluk neşesinden mahrum bırakmayın. Belki de hafta sonu doğa ile iç içe geçirilecek zaman ya da akşam yemeğinden sonra yapılacak aile yürüyüşleri güzel bir başlangıç olabilir. Doğaya gittiğimizde çocuklara dikkatli olmasını söylemektense, onları ‘dikkatlerini vermeye’ teşvik edelim. Ha bir çocuğunuz yoksa bütün bunları kardeşinizle, yeğeninizle ve hatta sevgilinizle deneyimlemek de oldukça keyifli olacaktır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder