12 Kasım 2015 Perşembe

ALKALİ YAŞAM 1 : Miyase Bülbül

Güneş kayboldu gitti, yağmur yağmur üstüne, geceleri ise rüzgar pek çılgın..   💦 Gündüz saatlerinde bile hava hafif karanlık gün aydınlanmıyor bir türlü. İkindi saatlerinde ise akşam olmuş gibi hissettiriyor gökyüzü, oysa ben hala ofiste çalışıyor oluyorum. Kış saati uygulaması da başladı ya sokak lambaları erkenden yanıyor. İş çıkışı dersen gün ışığından eser yok,  gecenin körü gibi derin karanlık.. Dağların üzerinde blur efekti oluşturan sis ise yaklaşan kış mevsiminin sinyallerini iyice vermeye başladı. Yanlış anlaşılmasın kış mevsimiyle alıp veremediğim bir şey yok da çalışma saatleri çok uzun gelmeye başladı. Dinlenmek, hayal kurmak ve kendi dünyam için zaman ayırmak gecelere kalıyor, bu sefer de uykudan fedakarlık yapmak gerekiyor. Yoksa kış, doğanın kendini yenileme öncesi muazzam bir hazırlığıdır. Toprak ananın yeniden doğuş için kendi kabuğuna çekilmesidir. O dingin sürecinde bile apayrı metabolizmaları işletip hissettirmeden çalışıp tomurcuklarını sunacağı güne kadar da sükunetini koruduğu bir harmonidir. Eh dolayısıyla bizim de o dengeyi, o harmoniyi yakalamamız için doğayı örnek almamız gerekiyor.

Karanlık kış günlerinde ve yoğunlaşan iş temposunda  en zor olan ise alıştığım yürüyüş ritüelini devam ettirmek. Benim için egzersiz yürümektir. Hayatıma olumlu katkıları saymakla bitmez ama kısaca yürümeye aşığım diyebilirim.En az yarım saatlik yürüyüşü aksatmamak için kışın ekstra bir çaba göstermem gerekiyor; biraz da bundan kışa dair huysuzluğum.Yürüyüş  sağlıklı ve aktif kalmak için yapılacak en güzel spordur. Doğru nefes alıp verme ile birleştirilirse de çok kısa sürede olumlu etkilerini hissedebilirsiniz. Duruşunu düzeltir, kemiklerini güçlendirir, selülitlere meydan okur, bağışıklık sistemini güçlendirir, midenin sindirme yeteneğini artırır,misler gibi uyumaya yardımcı olur, gerginliği azaltır . En güzel yanı ise yürüdükçe yürümek istersin.








Edebi içerikli öyküler, romanlar, denemeler, masallar okumak kadar sağlık, çocuk gelişimi ve benzeri içerikli kitaplar hatta ansiklopediler okumaya bayılırım. Bugünlerime eşlik eden kitap ise gerçekten de mükemmel. Miyase Bülbül’ün Alkali Yaşam Alkali Mutfak adlı kitabı daha iyi daha sağlıklı bir yaşam için oldukça bilgilendirici, yönlendirici ve faydalı bir kitap. Nasıl desem iyi ki almışım iyi ki okumuşum. Tabi bu türde kitaplar okudukça ve biraz da mesleki olarak dili bana zor gelmedi. Ancak konu hakkında pek de fikri olmayanlar  ve terminolojiye uzak olanlar için  ilk 50. Sayfadan sonra bir tarafa bırakabilecek ya da sadete gel be kitap denilerek arka sayfaları kurcalatacak bir kitap da aynı zamanda.

Kitabın verdiği mesaj çok net içinde yaşadığın bedene iyi bakmalısın. İyi bakmak için tanımalısın. Tanımakla kalmayıp mekanizmayı anlamalısın. Beden için her doğru uygulamayı ise sağlıklı bir alışkanlığa dönüştürmelisin.
Fakat beslenme hususunda kafalar çok karışık, herkes bir şey diyor. 
“ Diyorlar ki;
  • Çok yemeyin, masadan doymadan kalkın. (Bunu biliyoruz da kalkmak zor be yahu.)
  • Fazla kilolarınızdan kurtulun. (Doğru lafa ne denir?)
  • Diyet yapın. (Yapalım ama hangisini? Ducan mı? Karatay mı? Taş Devri diyeti mi?)
  • Kolesterol zararlıdır. (Eyvah, kolesterolüm var.)
  • Kolesterol faydalıdır. (Yaşasın, kolesterolüm var.)
  • Tereyağı sağlığınız için tehlikeli. (Tereyağlı pilavla vedalaşma vakti…)
  • Tereyağı yiyin, sağlığınıza çok yararlıdır. (Gelsin bol tereyağlı pilavlar.)
  • Mutlaka süt için. (Bol bol içiyoruz.)
  • Sakın süt içmeyin, çok zararlı. (Bu nereden çıktı şimdi?)
  • Bol bol brokoli tüketin. (Hemen! Yemesi kolay; çiğ de yenir, pişmiş de.)
  • Brokolinin sağlığa zararlı olduğu tespit edildi. (Ne diyorsun? Zararlı mı? Eyvah!)
  • Kahve içmeyin, çok zararlı. (Hay hay!)
  • Kahve için, faydalıdır. Zihni açar. Antioksidan. (Hayda!)
  • Günde 5 yumurta yiyin. (Ohhh! Gelsin yumurtalar!)
  • Sakın fazla yumurta yemeyin, çok zararlı. (Durun ya, iyiydi böyle!!!)
  • Egzersiz yapın(Ne mutlu , bunda herkes hemfikir) ”

Kitap o kadar kapsamlı ve konular da birbiriyle oldukça bağlantılı ki çok temel altını çizdiğim kısımlara yer vereceğim:
  • Yediğimiz, içtiğimiz her şeyin ve soluduğumuz havanın temel amacı enerji üretimidir. Elimizi kolumuzu hareket ettirebilmek, düşünebilmek, kalbimizin atması, solunum sistemimizin çalışması için enerjiye, yani yakıta ihtiyacımız var. Yakıt alındığında, bunun enerjiye dönmesi için yanması gerekir. Şunu unutmayın, nerede bir üretim, bir ateş varsa, orada kül ve duman olur. Bu kül ve duman ise asittir.Yani her metabolik olay sonrası (dinlenirken, koşarken, okurken, çalışırken,spor yaparken, hatta uyurken) kullanılan enerji asit atık oluşturur.
  • Bu asit atıkların terleme ile deriden, nefes alıp vererek solunum sisteminden, boşaltım yolu ile sindirim sisteminden dışarı atılmasıgerekir.Asidin miktarı vücudumuzun temizleyebileceğinden daha fazla ise tamponlama sistemi devreye girer.
  • Asit atıkları tamponlamak için pankreas tarafından bikarbonat enzimleri üretilir, kemiklerden, dişlerden,iskeletimizden kalsiyum çekilir ve kullanılır, böbrekler fazla asidik ve alkali üreyi kandan toplar ve daha pek çok organ koordine çalışarak asidi tamponlar.
  • Ancak vücudumuz aynı zamanda fazla asidi depolayarak fazla aside karşı bir savunma mekanizması oluşturur.Adeta fazla asidi yağ içerisine paketleyerek organları asit hasarından korur.Dolayısıyla fazla asit vücudun yağ tabakasını (kiloyu) artırır.Ve tabi buna bağlı hastalıkları da artırır.
  • pH vücudun asit-alkali atık skalasını gösteren bir ölçüdür. pH, potansiyel hidrojen iyonu demektir.Bir çözeltinin asidik veya alkali olduğunu gösterir.0 ile 14 arasında bir değerle ölçülür 7 den 0 a gidildikçe asitlik, 7 den 14 de gidildikçe baziklik artar.Vücudumuzdaki her sıvının bir pH değeri vardır ve en önemli sıvı olan kanımızın pH değeri 7,35 ile 7,45 aralığındadır.
  • Vücudumuzun pH dengesini bozan her şey bizi hasta eder.Yani vücudumuzda serbest radikallerin yarattığı oksidasyon sonucu pH dengesini bozan toksinlerin artması neticesinde bizler hasta oluruz.Artan asit yükü hücrelerde, dokularda ve organlarda tahribata neden olarak bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olurken mevcut kilonun da korunamayarak, kilo alımına, dolayısıyla birçok kronik hastalığın temeli olan çağımızın vebası obeziteye davet çıkarır.
“Rahatsızlıklara verilen sayısız ismin hiçbir önemi yoktur. Önemli olan hepsinin aynı sebepten kaynaklanıyor olmasıdır. Vücuttaki aşırı doku asidi atığı.” - Dr. Theodore Baroody
  • Vücudumuzun asit oranının artmasıyla kanda aşırı miktarda asit bulunması sonucu ASİDOZ oluşur.Yani asitlenme. Asidoz pek çok hastalığı tetikler.Kalp, şeker, kanser, tansiyon,erken yaşlanma, eklem rahatsızlıkları, alerji, depresyon, alzheimer , obezite bunlardan bazılarıdır.
  • Alkali beslenme vücut kanının 7,35-7,45 aralığında seyreden hafif alkali değerini koruyacak biçimde alkali gıdaları daha fazla tüketmekle gerçekleşir.
Ancak gel gör ki  alkali olmak için de, yenilenmek için de İYİ BİR UYKU şarttır. Melatonin çok kuvvetli bir anti-aging hormonudur. Gece boyunca büyüme hormonu ile birlikte yaşlanmayı geri çevirmeye çalışır. O halde bu postum artık devasa boyutlara ulaşmadan uyumaya gidiyorum. Konu başlığına 1 yazdım ki yine diğer notlarımı da başka postlarda paylaşmak istiyorum.
Tatlı düşler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder