Cemal Süreya’nın Çocukça Dergisi için yazdığı yazılarının bir derlemesidir.
Cemal Süreya çocuk edebiyatı konusunda çocukların aslında her şeyi anlayabildiğini, zor olanın onların öğrenci olmayan yanlarına seslenebilmek olduğunu savunmaktadır. Edebiyatı çocuk edebiyatı olarak ayrı kategorize etmeyi doğru bulmayıp çocuk edebiyatı kavramının altında çocukları küçümseme yattığını savunur. Daha küçük yaşta zorlu sınavlarda başarılı olmak adına pek çok karmaşık bilgiyi öğrenebilen çocukların Çehov’u ya da Sait Faik’i neden anlamayacağını sorar.Ona göre tek yapılması gereken çocuklara bilgiyi farklı şekillerde aktarmayı denemek ve onların da yetişkinler gibi edebiyattan kendi istediklerini alabilmelerine olanak sağlamaktır. Cemal Süreye bu görüşünü kitabındaki Pırasa karakteri ile okuyuculara aktarmaktadır.Pırasa, çocukların her şeyi anlayabileceğini söyler, enflasyonu bile! Pırasa’ya göre çocuklar bir kitapta savaşları, dünyayı sarsan günleri de okumalı ve hiçbir bilgi çocuklar anlamaz diye onlardan saklanmamalı çünkü unutulmamalı ki çocuklar da bu dünyanın bir parçası. Kitabın arka kapağında şunlar yazar: “Çocuklar için yazmak. Yazarsın.Yalnız şunu unutma: Çocuklar her şeyi anlar. Her şeyden söz edebilirsin onlara.Enflasyondan bile. Bilgiçlik taslayan şeyler yazma. Daha içten ol. Serüvenlerden, düşlerden söz et. Söz gelimi lacivert ipek helikopterler uçsun yazılarında. Bilgi de ver. Senin işin onlarda okuma tadı yaratmaya çalışmak.”
Kitabın giriş kısmında Cemal Süreya’nın kendi yazma serüvenine nasıl başladığını , edebiyat ile ilk tanışmasını, ilk okuduğu kitapları, okul yıllarını, çocukluk hallerini anlatan Necati Güngör ile bir söyleşisine yer verilmiştir. Buradan yazarın incelikli dünyası hakkında çok hoş bilgiler edinilmektedir. Mesela ilkokulda almış olduğu ilk ödülünü şöyle anlatıyor Cemal Süreya:
“Bir de ilkokulda bir ödülüm var: Bir Yavru Türk dergisi cildi kazandırmıştı bana. Üçüncü sınıftaydık, sanırım Öğretmen, tavşanla kaplumbağa öyküsünü anlattı bize. Dedi ki, gelecek ders bunu sizler yazın… Bu bir yarışmadır; birinci gelen, işte, şunu vereceğim… Ertesi derste yazdık hepimiz, verdik. Ben kazanmışım. Tek farkla: Herkes şöyle yazmış; bir tavşanla bir kaplumbağa arkadaş olmuşlardı… Ben şöyle demişim: “Bir tavşanla bir kaplumbağa canciğer arkadaş olmuşlardı.” Ondan sonra uzun zaman, tahrir ödevlerinde bu “canciğer” lafını herkes kullanmaya başladı! Tatilinizi nasıl geçirdiniz? diye bir ödev veriliyor mesela. Herkes şöyle başlıyor: “Canciğer bir arkadaşım vardı…” Bu benim ilk ödülümdür.”
Kitaptan ebeveynler de çocukları için oldukça fayda sağlayabilir. Çünkü kitap pek çok çocuk kitabına ve yazara atıfta bulunuyor. Dede Korkut Masalları, Küçük Prens, Kırmızı Balon, Alice Harikalar Diyarında, Define Adası, Guliver’in Yolculukları, Robinson Crusoe, Andersen’in Masalları adı geçen masallar; Behçet Necatigil, Orhan Veli Kanık, Ahmet Haşim, Namık Kemal , Necati Cumalı , Cahit Külebi ,Ahmet Arif ise adı geçen yazarlardan bazıları. Hatta çocukların yaptığı resimlerden yola çıkarak Picasso, Leanordo Da Vinci, Rafaello, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Cihat Burak, Bellini gibi ünlü ressamlardan da bahsediyor çocuklara.Her masala serpilmiş oldukça eğitici bilgilerle özenle bezenmiş bir kitap. Çocukların Cemal Süreya ile tanışması için anne babalara bu içten masal kitabının iyi bir başlangıç olacağını düşünerek özellikle tavsiye ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder