1 Aralık 2016 Perşembe

En Önemli Projem, Yaşamım !

Kitap alışverişimin önemli bir kısmını internetten yapıyorum. Kitapyurdu’nda, İdefix’te, Babil’de her daim dolu bir sepetim, alışveriş listelerim ve uyarı listelerim olur.  Bir yerde ilgimi çeken tanıtım okuyunca, vlog izleyince, bir dostum tavsiye edince ya da herhangi bir şekilde kitapla yolum keşişince alışveriş listeme ekliyorum. Sonra fırsatım olduğunda eklediklerimi gözden geçiriyorum ve gerekirse eliyorum. Çok acil olmazsa toplu alımlar yapıyorum. En sevdiğim kısım heyecanla kargoyu bekleme kısmı. Bu duyguyu siz de bilirsiniz. Kutuyu açma ve kitapları tek tek inceleme kısmı ise ayrı zevkli. Bazen seçimler nedeni ile hayal kırıklığı yaşadığım da oluyor. Özellikle çocuk kitapları konusunda. O nedenle kitapçılarda dokunarak, inceleyerek, kurcalayarak kitap seçmenin hazzı her daim bir başka. Bu yazımda bahsedeceğim Ayşe Birsel’in “Sevdiğiniz Yaşamı Tasarlayın” adlı kitabından önce yazarın kendisi ve çeşitli tasarımları ilgimi çekmişti. Tesadüf olarak da yakınlarda basılmış bir kitabı olduğunu öğrenince sepetimdeki diğer kitapları incelemeyi beklemeden hızlıca sipariş verdim ve elime geçtiği andan itibaren ilgiyle okudum.

Sevdiğiniz Yaşamı Tasarlayın ~ Ayşe Birsel 📖



Yaklaşık 4 gündür beni kendine bağlayan, bir an önce işlerimi halledip başına geçmek ve kurcalamak için koşturan, içimi neşe ile doldurup zihnimde havai fişekler patlatan bu kitaptan sık sık etrafımdaki sevdiklerime hararetle bahsederken buldum kendimi.
Aslında belki kitaptan önce biraz kitabın yazarından bahsetmeliyim.
Kitabın yazarı Ayşe Birsel
Ünlü ve başarılı bir ürün tasarımcısı. İzmirli. ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı bölümünde okuyup New York Pratt Institute’da master yapmış. İnsancıl tasarım yaklaşımı ve yenilikçi ürünleri ile 2000 yılında ABD'de en yaratıcı bin insanarasına girmiş. Ayşe Birsel konusu ile ilgili yurtiçi ve yurt dışında pek çok ödüle de sahip. Büro sistemlerinden, mobilyalara, mutfak eşyalarına, parfüm şişelerine  ve hatta klozet tasarımına kadar geniş bir yelpazede işler çıkartmış. Tasarımları önemli koleksiyonlarda yer alıyor. Ayrıca kendi geliştirdiği ve bu kitabında da değindiği inovasyon yöntemi Deconstruction:Reconstruction ile şimdi de Türkiye’nin önde gelen firmalarına inovasyon danışmanlığı veriyor.

İnsanın kendi yaşamını tasarlamasının düşüncesi bile ne kadar güzel değil mi? Hepimiz biraz da bize sunulmuş veya kendi akışında devam eden bir hayat yaşamıyor muyuz? İçinde ertelediklerimiz, bolca keşkelerimiz, kararsızlıklarımız,  kaçırdıklarımız, teğet geçtiklerimiz, cesaret edemediklerimiz olan. Yılın sonuna hızla koştuğumuz şu günlerde herkes hayatını gözden geçirecek ve yeni yıl için yeni hedefler, temenniler , yapılacaklar listesi oluşturacaktır muhtemelen.

Ben de gerek biten yılın ve akabinde ilerleyen yaşın getirdiği içsel sorgulamalar nedeni ile gerekse hayatıma dahil etmek veya daha fazla yer vermek istediklerimi ya da hayatımdan çıkarmak istediğim özelliklerimi, alışkanlıklarımı somut bir şekilde görebilmek ve nereden başlamam gerektiğini tespit edebilmek için  yaşamımı bir proje olarak masaya yatırıp didik didik inceledim bu kitabın yönlendirmesiyle. Şimdiye kadar hep ürettiğimiz ve sattığımız ürünlerdeki başarı ve yeterliliği istatistiksel olarak incelemeye alışkın olan ben ilk defa kendi hayatımı böylesine proaktif bir şekilde ele aldım. Kitabı bitirdiğimde ise kadrajın dışında bırakmayı seçtiğim şeyler ve kadraja dahil ettiklerim somut bir şekilde gözümün önündeydi. Çünkü seçtiğim bir yol vardı daha olumlu, daha özgün ve üretken olarak kendimin en iyi versiyonunu ortaya koymak. Ve bu dönüşüm için çıkılacak olan pek çok ara yol var insanın kendi içinde.

Şunu söylemem lazım ki bu kitap bir roman, deneme ya da kişisel gelişim kitabı değil. Bu kitap üzerine notlar alınıp çizimler yapabileceğiniz, yer yer resimler ve hatta havanızdaysanız boyamalar yapabileceğiniz, şematik metotlar ile bütünü görmenizi sağlayacak, bolca düşündürecek, hafızanızı yoklatacak, kendi imajinasyonlarınızı yaratabileceğiniz etkileşimli bir çalışma kitabı. Ama çalışma derken öyle ciddi ciddi gözlükleri takıp masa başı çalışması gelmesin hemen aklınıza. Farklı bu. Oynayarak çalışma diyelim. Şahsen ben zencefilli biberiye çayımı, oğlumun boya kalemlerini alıp koltuğa gömülüp kendimi kitabın yönergelerine bıraktım her defasında. Dahası tek seferlik bir kitap da değil. İhtiyaç duydukça başvurulacak yaşadığınız sorunlara göre raftan indirilip gözden geçirilerek fikir alınabilecek bir kitap da. Ben okurken pardon üzerinde çalışırken kendimi bir workshopta gibi hissettim. Şemaları çizdikçe çizesim geldi, bozup birleştirdikçe aklımda her şeyi yerli yerine oturttum, kendimi anladım, hayallerimi, endişelerimi, sıkıntılarımı gördüm. Kendi içimde tam tur döndüm ve kendime bolca notlar düştüm sayfalarına.
Bana sorarsanız bu kitap muhteşem bir hizmet. Hele Türkçe böyle bir kaynak olması harikulade. Neden mi? Çünkü tasarım konusunda bu kadar donanımlı,  eğitimli, bol ödüllü diğer  yandan da mütevazi bir insan olan Ayşe Birsel yıllar içinde edindiği bilgilerden süzerek geliştirdiği yöntemleri cömertçe paylaşmış. Her kesimden insanın anlayabileceği bir şekilde modellemiş ve kağıda dökmüş.

Modelin anlaşılabilmesi için kitabın detayları hakkında olabildiğince kapsamlı yazacağım.

Yazar kitabın daha ilk sayfasında büyük ve zevkli puntolarla kitabın ismi olan  “Sevdiğiniz Yaşamı Tasarlayın” yazmış ve hemen yan tarafına da daha küçük puntolarla  “Yaratıcılık Deneyimi Gerektirmez” şeklinde bir not düşme gereksinimi duymuş. Yani kitabı anlamak ve faydalanmak için ille de tasarımcı olmanıza gerek yok sadece yaşamınıza yeni bir gözle bakma cesaretini gösterebilmeniz ve tasarımcı gibi düşünmeyi öğrenme isteği taşımanız yeterli. Açıkçası bunu hissedince rahatladım. Hatta tasarım konusunun dışında olmak avantaj bile olabilir. Süreç ve araçlar verildiği zaman hepimiz aslında bir tasarımcıyız😉

Pek çoğumuzun hayatında daha iyi bir yaşam sürmek için ciddi maddi ve manevi zorluklar var. Bunlara rağmen istediğimiz gibi bir hayat tasarlayabilir miyiz? Benim okurken en çok merak ettiklerimden biri de buydu.
Yazara göre tasarım zaten var olan kısıtlamalar çerçevesinde yeni ve daha iyi çözümler bulmaya çalışmaktır. “Yaşam da bir tasarım sorunu gibi kısıtlamalarla dolu; zaman, para, yaş, konum… Her şeye sahip olamazsınız. Daha fazlasını istiyorsanız, ihtiyaçlarınızın ve isteklerinizin bir arada var olmasını sağlama konusunda yaratıcı olmalısınız. İşte bu da tasarımcı gibi düşünmeyi gerektiriyor.” diyor yazar.
Tasarımcı gibi düşünmenin ve tasarımcıların yaratıcı enerjilerinin püf noktalarını ihtiyaç duyduğumda anımsamak için not alıyorum:
  • Olumlu düşün
  • İyimser ol
  • Kendini başkalarının yerine koy ve olaylara onların bakış açılarından bak
  • Büyük resmi gör 
  • Başkalarıyla işbirliği yap çünkü bu fikirlerini çok zenginleştirir               
  • Kendine “Peki acaba..” sorusunu sor ve cevaplarını ciddiye al                
  • Empatiyle bütüncül ve işbirlikçi bir şekilde düşünmeyi unutma                 
  • Kendine “Peki ya..” sorusunu sormayı da unutma                 
  • Kendine “Neden olmasın..” sorusunu sormayı da unutma
Gelelim bahsedilen tasarım metodolojisine:

Yaşamı tasarlamak nasıl bir süreç? 

Ayşe Birsel, yaşamınızı tasarlamak için BOZ-BAK-YAP-İFADE ET adlarını verdiği dört adımlık bir yöntem kullanmamızı öneriyor. ‘Deconstruction: Reconstruction’ (Boz: Yeniden Yap) adlı bu yöntem aynı zamanda Ayşe Birsel’in Herman Miller için ürün tasarlarken ve pek çok diğer projesinde kullandığı metotmuş.

Aslında yazarın da sıkça vurguladığı gibi tasarım süreci yaparak düşünmekle ilgili bir şey. Ve oynayarak yapmakla. Yanlış veya doğru cevap yok.Kişiye özgün cevap var. Özellikle en iyi çözümlerden bazıları başlangıçta en kötü gibi görünen fikirlerden çıktığı için oyunculuk gereklidir. Çünkü oyunculuk yargılamamak anlamına da gelir.
Neyse metoda geçiyorum. Yaşamımızı nasıl yeniden tasarlayacağımızın adımları  👇
Adım 0: ISINMA
Yazar projeye ısınmak için çizim yapmanın sihirli gücünden bahsediyor. Çizim yapmak sağ beyne bir “uyan!” sinyali gönderiyormuş. O nedenle hayatımızı yeniden tasarlamaya başlamadan önce ısınmak için çizim yapıyoruz. Evet kitabın üzerindeki boş alanlara ne istersek çizmek serbest. Ben kitabı okurken ödev yapan oğlumu çiziyorum, masanın üzerindeki meyve sepetini çiziyorum. Dev bir kütüphane çiziyorum, pencere ve hatta jakuzi çiziyorum. Çizim yaparken sakın endişelenmeyin. Zira kimse size not vermeyecek. Gülünç olmak gibi bir tasanız olmasın. Çizecek bir şey seçin yeter. Örneğin kendiniz veya kediniz,köpeğiniz, kahve fincanınız, sandalye ya da çocuğunuz. Beş dakika boyunca çiziyor ve yaratıcı beyninizin ısınmaya başladığını hissediyorsunuz. Bu kitabı her okumaya başladığımızda önce bu aşamayı atlamadan bir çizim yaparak ısınıyoruz. Bunun için bir sürü boş sayfa var. Her yeni gün yeni bir şeyler çizdim. Buna kendim bile inanamadım. Bu basamağı sevdim sanki kapalı bir kapının açılması gibiydi çizim yapmak.
Adım 1: BOZ
“Tüm zorlukları, onları çözmeniz için mümkün ve yeterli olacak kadar çok parçaya ayırın.”
diyor Rene Descartes .
Descartes ın da dediği gibi bu adımda karmaşıklıkları daha küçük ve yönetilebilir parçalara ayırarak basit hale getiriyoruz. Fakat bir şeyi parçaladığınız zaman onu eski halinin aynısı olacak şekilde bir araya getiremeyeceğinizi de bilmeniz gerekiyor.

Bu bölümde, hayatınızın nelerden ibaret olduğunu anlamak istiyorsanız, temel bileşenlerine ayırmamızı sağlıyor yazar.  İnsanlar, yerler, projeler, zaman… Temel bileşenleri daha küçük parçalara ayırmaya devam edip hoşlandıklarımızla kurtulmak istediklerinizi de ekliyoruz. İşte hayatınızın bütün bileşenleri karşınızda duruyor.

Böylelikle yazarın bu bölümdeki yönlendirmeleriyle kendi yaşamımızın BOZ HARİTASINI yapıyoruz. Yani yaşamımızı yapıtaşlarına ayırıyoruz. Neler mi çıkıyor karşımıza işte benim dev gibi boz haritamdan çıkan bazı kısımlar iş, çekirdek aile, büyük aile, hobiler, dostlar, spor, sağlık, bitkiler,  alışveriş, restoranlar, pilates, havuz, müzik, yemek, film, meraklarım, …daha detayda ve alt kollarda neler neler. İnanın dallanıp budaklandıkça vay be diyeceksiniz. Bu aşamada hızlıca unuttuğu şeylerle de yüzleşiyor insan. Hatırlamanın önemini de hissediyor.
Parçalarına ayırdığınız zaman her parçayı aslında değiştirmek için bize bir şans doğuyor. Yepyeni fikirler görünür oluyor.


Adım 2: BAK
“Aslında hiç bir şey iyi veya kötü değildir. Her şey bizim onlar hakkında ne düşündüğümüze bağlıdır.”
—William Shakespeare

Bu alıntı her şeyin bizim bakış açımıza bağlı olduğunu hatırlattığı için önemli. Tasarımcılar yeni çözümler bulmak, nesneleri insanlar için daha yararlı hale getirmek için aynı şeylere farklı açıdan bakmakla yükümlüdür. Bakış açımızı isteyerek değiştirebilme becerisi yaratıcılığın temelidir çünkü.

1. adımda bahsedildiği BOZma yöntemiyle insan kendi yaşamını çözümlerken istemediği şeylere rast geliyor. Mesela sigara, alkol gibi kötü alışkanlıklar, aşırı uyku, dengesiz beslenme, çatışmalar, zayıflıklar gibi. Yaşamımızı tasarlamamızın amacı da bu zaten. Yani sevdiğimiz şeyleri muhafaza etmek istemediklerimizden kurtulmak, daha olumlu bir sonuç yaratmak için kullanamadığımız şeyleri dönüştürmek. Bu aşamada belki bazı kısıtlamalara bakarak nasıl avantaja çevirebileceğimizi de görebiliriz.

Hayatımıza da farklı gözlerle bakmak için çeşitli araçlar kullanabiliriz.
Bunlardan ilki ilham kaynağı olarak KAHRAMANLAR. Gerçek veya hayal ürünü olan, tanıdığımız veya tanımadığımız kahramanlar. Çünkü bu kahramanlar bize değerlerimiz, inançlarımız ve sürmek istediğimiz yaşama dair fikirler verir. Hiç düşündünüz mü sizin kahramanınız veya kahramanlarınız kim? Ve bu kahramanınız size tasarlamak istediğiniz hayatınız ile ilgili ne tür fikirler veriyor?? Ben bu vesileyle düşündüm kahramanlarımın başında üç çocuğuyla annemi seçtim. Sonra hayatımda 3 kahramanım daha çıktı

Pek çok şey değişebilir, ancak değerlerimiz istikrarımızı sağlar. Değerlerimize tekrar tekrar dönmek faydalıdır. Eğer siz de benim gibiyseniz, onları günlük yaşamın akışı içinde unutabilir ya da sorgulayabilirsiniz.

Hayatımıza farklı bir gözle bakmamıza yardımcı olacak ikinci bir araç METAFORLARdır. Metaforlar zihnimizi dolambaçlı bir yola sokar; bu yol konumuzdan uzak gibi görünse de aslında meselenin temeline inmemizi sağlar. Bize normalde unutacağımız ayrıntıları incelemek için ihtiyacımız olan dayanak noktalarını sunar. Bu kısımda yapacağımız çalışma ile şimdiki zamanla ilgili metaforlardan gelecekle ilgili metaforlara yöneleceğiz. Bu şekilde referans noktamız olan şimdiyi gelecekte sürmek istediğimiz yaşamla karşılaştırmamıza olanak sağlar.

Mesela bugün yapmakta olduğunuz işinizi metaforlardan yararlanarak anlatmayı siz de deneyebilirsiniz. Aklınıza bugünkü çalışma ortamınız için bir metafor geliyor mu? Çalışma ortamınızı anlatırken sirk, arı kovanı, tiyatro, acil servis gibi metaforlar ile anlatığınızı bir düşünsenize. Mesela bir arı kovanı oldukça düzenli, üretken, tatlı bir ürün yaratan bir kurum olabilecekken tersine bir kraliçe arı için köle gibi çalışılan, yaratıcılık, bireysellik, insiyatif alma gibi edinimlerden yoksun çok kötü bir çalışma ortamı anlamına da gelebilir. O nedenle metaforların tek başına kendileri değil onların tanımlanma biçimi de önemli.

Nihayetinde metaforlarınızı yan yana koyup bugünkü yaşamınızdan tasarladığınız yaşama nasıl geçeceğinizi düşünmeniz gerekiyor. Bir sonraki aşamaya geçmeden bütün çalışmalarınızı inceleyip kilit malzemelerinizi seçmeniz ve sizin için olmazsa olmaz şeylerin  15-20 tanesini listelemeniz gerekiyor. Mesela benimkilerden bazıları yeni şeyler öğrenmek, güzellikler bulmak, farkındalıklı anne olmak, özgürlük, sevecen bir eş olmak, katkıda bulunmak, gibi gibii


Adım 3: YAP
“İnşa ettiğiniz şimdiki zamana yakından bakın; hayal ettiğiniz gelecek gibi görünmelidir.”
—Alice Walker

Üçüncü adımımız olan YAP, BOZ un ters yüzüdür. Bu noktada hayatımızın nasıl ilerlemesini istediğimize karar vermemiz gerekiyor: Neleri muhafaza etmek istiyoruz? Neleri terk etmek daha doğru? Neleri değiştirmeli ya da dönüştürmeliyiz? İşte bunun cevaplarını bu adımda arıyoruz.
Dürüst olmak gerekirse, her şeye sahip olamayız. O nedenle bu basamakta bizim için gerçekten önemli olan üç şeye odaklanmamız gerekiyor. Az sayıda gerçekleştirilebilir tercihleri temsil eden üç çember oluşturuyoruz. Planladığımız geleceğe (yani gelecek metaforumuza) ulaşmak için önemli olan üç temel konuyu bu çemberlere yazarak YAP haritalarımızı oluşturuyoruz.
Seçimlerimizi her zaman değiştirmek ve geliştirmek mümkün.
Seçtiğiniz üç şey bundan sonraki hayatınızın karmaşıklığını basitleştirebilmenize yardımcı olacaktır.


Adım 4: İFADE ET
“Mutluluk hazır bir şey değildir. Sizin eylemlerinizin sonucudur.”
—Dalay Lama
Bugünden geleceğe bir vizyon yarattıktan sonra, bu vizyonun ana fikrini oluşturduktan sonra bunu bir şekilde kendimize  ifade etmemiz gerekiyor. Mesela yazar tasarladığımız hayatı bir şiirle, kitapla, müzikle, manifestolarla, yazıyla, dansla, filmle, çizimle  ya da herhangi bir özgün metot ile ifade edebileceğimize değinmiş. Ben manifesto ile ifade etmeyi seçtim J Kendi adıma “Kendimin daha iyi versiyonu manifestosu” hazırladım.
Son basamak ise yeni tasarladığınız hayat için gerekenleri yapmaya başlamak. Onu tanıdıklarınızla, ailenizle, dostlarınızla paylaşıp geliştirmek. Her iyi tasarımın bir kişinin hayalinde başladığını, ancak pek çok kişinin işbirliği sayesinde gelişip gerçekleştiğini unutmayın.

Bu kitap kimlere hitap edebilir derseniz 
  • Mesela önlerinde koca bir gelecek duran lise ve üniversite öğrencilerine
  • Tasarım ve inovasyon yaklaşımına ilgisi olan ve bunun somut örnek ve yöntemlerini araştırıp, daha çok öğrenmek isteyen herkese
  • Üniversiteden mezun olup nerede olmak istediğine karar veremeyenlere
  • İş değiştirmeyi planlayan ya da iş kurmayı hedefleyenlere
  • Çocukları yuvadan uçmuş olup emekli olmak üzere olanlara ve bundan sonra nasıl bir yol izleyeceğini bilemeyenlere
  • Yaşamında bir dönüm noktasında olup, bir sonraki evreyi yepyeni bir şekilde düşünmek isteyen herkese
Sadece okumakla kalınamayacak, hayal edip, tekrar tekrar düşünmeye zorlayacak, yaşamınızı kafanızda yeniden canlandırmanız gerekecek, gelecek için tahmin ve öngörülerde bulunmanızı sağlayacak bu kitabı kendinize yeni yıla girerken iyi bir şey hediye etmek isterseniz alın okuyun derim. Anlamlı bir gelecek yaratma konusunda hem İzmirli hem ODTÜ ‘lü hem de kıymetli bir tasarımcı olan Ayşe Birsel’in bu kitabındaki önerileri size de ilham verebilir.

Neyse,
“Denizler derin olsun 

Dalgalar boyu aşsın
Fırtınalar hiç dinmesin
Bütün bunlardan fazlayım”

Geceye eşlik etsin.. “Bütün bunlardan fazlasın…”  🎶🎶 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder