12 Ocak 2017 Perşembe

Işığı Arayanların Karanlık Yanı ~ Debbie Ford 📖

Ülkemizde neler yaşıyorsak bunların iç dünyamıza da yansımaması mümkün mü? Şu günlerde sık sık çaresiz, köşeye sıkışmış, güçsüz, yetersiz hissetmemiz anormal olmasa gerek. Yaşanan her patlamanın acısı yüreğimize batıyor, ekonomideki her sallantı bizi endişelendiriyor.. Belki küçük dünyamızda, ailemizle, arkadaşlarımızla ilişkilerimizde yine de mutlu olmaya gayret gösteriyoruz.  Hatta kimi zaman yağan karda,  kuş cıvıltısında, bulutlarda, yağmur sesinde, gün batımında, portakal kokusunda, uzun zamandır dinlemediğimiz bir müzikte içimizi tarifsiz mutluluklar kaplıyor. Bu olan bitenlerin de mutlaka öğreteceği şeyler vardır diyoruz. Fakat bazen doz o kadar fazla geliyor ki bu ağırlığın altından ezilmeden kalkabilmek ve ümitsizliğin hücrelerimize yerleşmesine izin vermemek güçleşiyor.
" Dün zekiydim, dünyayı değiştirmek istiyordum
Bugün akıllıyım kendimi değiştiriyorum.”
— Mevlana
Bu yıl için aldığım yeşil kaplı küçük not defterimin ilk sayfasına böyle yazmışım...

Zamanla insanın kitaplığı bir hazineye dönüşüyor. Özellikle bitirilen bir kitap birden ummadığınız bir değer kazandı ise rafta adeta ışıldıyor. Ara sıra neden tercih ettiğimi bilemediğim ya da büyük ihtimalle hatırlayamadığım bir kitap buluyorum, okumaya koyuluyorum.… Okudukça hem şaşırıyorum, hem zenginleşiyorum, hem de neden şimdi sorusunu kendime sormadan edemiyorum… Çünkü o kitap büyük ihtimalle uzun bir süredir öylece duruyordu, neden şimdi okumaya koyuldum? Nasıl görünür oldu birdenbire? Tam da en uygun zamanda, ellerim hiç düşünmeden neden bu kitabı çekti?



image


Işığı Arayanların Karanlık Yanı ilişkilerimizi bozan, ruhumuzu boğan, kendimizi geliştirmemize ve arzuladığımız hayatı sürmemize engel olan, hayallerimizi gerçekleştirmemize sınırlar koyan tüm yanlarımızla ilgili etkileyici bilgiler veren bir kitap. Sevmediğiniz, itici bulduğunuz ve en karanlık özelliklerinizi somutlaştırmak için sağlam bir kaynak. Kitap katman katman ilerliyor. Okuyup sadece göz gezdirilecek bir kitap değil. Her bölümün sonunda keyifli ama bir parça da zorlayan alıştırmalar bulunuyor. Oturup ciddi ciddi düşünmek, listeler yapmak ve duygularımıza geniş açıdan bakıp ifade etmemiz gerekiyor. "Alıştırma yapmazsanız, ne kadar onaylasanız da bunlar bir işe yaramaz" diyor kitabın yazarı Debbie Ford.


Yaşamda aynalık ve geribildirim kendimizi keşfetmemiz ve iç rehberliğimiz için çok değerli. Peki ama bu aynaya nasıl bakacağız? Kendimize hangi soruları soracağız? Halının altına süpürdüğümüz tozları nasıl görünür kılacağız? Tüm veçhelerimizi nasıl kabulleneceğiz? İşte kitabın okuyucudan cevaplamasını beklediği ve kişinin kendine olabildiğince dürüst davranması  için örnek vakalar ile kılavuzluk yaptığı bazı sorular:
  • Olmadığımız biri gibi mi görünmeye çalışıyoruz?
  • Olmamayı tercih ettiğimiz kişinin özellikleri gerçekten bizde yok mu?
  • Ben en çok neden korkuyorum?
  • Başkalarının benimle ilgili neyi keşfetmelerinden en çok korkuyorum?
  • Hem kendime hem de başkalarına söylemiş olduğum en büyük yalan ne?
  • Şu ana kadar kasten ya da istemeyerek kimlere zarar verdim?
  • Bu karanlık yanlarımın bana getirdiği bilgelik ne olabilir?
  • Şu anda karanlık yanlarımla ilgili atabileceğim hangi somut adım/lar olabilir?

Debbie Ford’ a göre kabullenemediğimiz ya da korktuğumuz yanlarımızdan oluşan gölgemiz bizi temel amaçlarımıza erişmekten, arzuladığımız başarı ve yeterlik düzeyine gelmekten alıkoyuyor. Gölgelerimize ışık tutup kucak açtığımızda, olduğu şekli ile kabullenebildiğimizde ise onlar en önemli işbirlikçimiz haline dönüşüyor. 



image

Kitapta yer alan alıştırmalardan birinde bir hafta boyunca başka insanlar hakkındaki yargılarınızı gözlemleyin diyor Debbie Ford. Her ne zaman bir başka insanın davranışı sizi rahatsız ederse, o insanda sizi en çok rahatsız eden niteliği yazın. Size en yakın olan insanlarla –arkadaşlarınızla, ailenizle ve iş arkadaşlarınızla- ilgili her türlü kanınızı yazın. Başka insanlara verdiğiniz öğütlerin bir listesini çıkarın. Başkalarına yaşamlarını daha iyi kılmak için ne yapmalarını söylüyorsunuz? (s. 75) Bu güzel ve doğruluk payı yüksek olan bir alıştırma. Bu yolla diğer insanlara öğüt vermenin kendimize bunları hatırlatmanın bir yolu olduğunu idrak edebiliyoruz. 

Yer yer okurken  içimden farklı farklı duygu bulutları geçti. Hatalarımla yüzleştim, güçsüz yanlarımı hatırladım, korkularım üzerine düşündüm. Mevlana’nın Mesnevi’deki aşağıdaki öğüdünü hatırladım, hoş geldin dedim bu gölge ile bütünleşme seromonisine ve açtım kalbimi…
“İnsanoğlu bir han gibi
Her gün yeni bir misafir geliyor.
Neşe, hüzün, zulüm,
Bazen de hiç beklenmedik bir anlık farkındalık geliverir.
Hepsine hoşgeldin de ve güzel ağırla,
Her ne kadar bunlar evinin eşyalarını acımasızca yok eden
üzüntüler de olsa,
her bir misafire onurlu davran.
Bilemezsin belki de bu,
Seni yepyeni bir güzelliğe hazırlayan temizliktir.
Karanlık bir düşünce, utanç ya da kötü bir niyet,
Hepsini güleryüzle karşıla ve içeri buyur et.
Ne gelirse gelsin, müteşekkir ol,
Çünkü her biri ötelerden gönderilen birer rehber.”
Her bir satırı bilgelik dolu.

Her kişisel gelişim kitabının kapağını kapattığımda aynı hissiyata kapılıyorum. Dönüşüm istiyorsan iş başa düşüyor. Dönüp her daim içimize bakmamız, değişikliğe kendi içimizde başlamamız gerekiyor. Konu ister ülke meseleleri, ister ilişkiler, ister iş dünyası, ister siyaset, ister aile olsun hep aynı, hep aynı...Söylemesi, yazması kolay. Uygulaması ise çuvallamalarla dolu bilinmeyen bir yol. Dersler, dersler... Bu kitaba dair sayfalar dolusu yazılabilir. Ancak en iyisi yaşama geçirmek, uygulamak ve gözlemlemek. 

Gölgenizi bastırırsanız, ışığınız da parlamaz. Oysa üzerindeki tozları temizleyince, yüreğimiz de sevgiyle ışıldar.... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder