28 Eylül 2015 Pazartesi

Ev değil, yuva..





Biz insanları anlamak gerçekten zor. Önce dünya nimetlerini sınırsız kaynak gibi kullanır ve hatta sömürürüz  sonra da eyvah nerede eski doğal yaşam  der ah vah eder dururuz. Bu doğallığa ulaşmak için, çocukları bozulmamış doğal ortamla buluşturmak için kilometrelerce  yol kat ederiz.

Çocukken bol bol sokakta oynadığımız, meyve ağaçlarından meyve yemenin hazzına vardığımız, hayvan sevgisini yolda sokakta tatma fırsatı bulduğumuz için çocuğumun da  doğa ile buluşmasını çok önemsiyorum. Fırsat buldukça doğa etkinlikleri yapmayı ve oyun parklarından daha çok doğada zaman geçirmeyi seviyoruz. Okulların açılmasına bir kala geldiğimiz köy nefes kesiciydi. Bizim evim dediğimiz konforlu beton yığınları ile burada evim denilen mekan birbirinden o kadar farklı ki…Apartman bahçeleri ile uçsuz bucaksız göz kamaştıran harmanlar o kadar farklı.

Deniz seviyesinden epey yüksekte kurulu bu köyde ulaşımı sağlayan yolun bozukluğunu da hesaba katarsak insanların nasıl kendini güvende hissettiğini düşünmeden edemiyor insan. İster istemez ev sahiplerine hasta olunca ne yapıyorsunuz, kışın durum nasıl, telefon da çekmiyor ya acil bir şey olursa türünden aşırı güvende olmaya alışmış insanlara has soruları sıralamaya başlıyorum.

Oğlumunsa doğa içinde keyfine diyecek yoktu. Biliyoruz ki en iyi oyun arkadaşıdır doğanın kendisi. Su kuyusu çok ilgisini çekti. Beraber içine baktık masallardaki gibi olduğunu söyledi. Tavşanlar, ördekler, kazlar, tavuklar, kediler, köpekler, kuşlar ve diğer çocuklar ile anında kaynaştı zaten. Her şeyi gözlemlemeye koyuldu. Bacaklarını ısırgan yakınca nasıl başa çıkacağını öğrendi. Teleferikle taşınan odunlara bayıldı. Bahçede mısır közleyen teyzeler mısır ikram etti, dalından incir, şeftali, üzüm yemenin keyfine vardık. Her kime merhaba dediysek torbalar dolusu salatalık, domates, fasulyeyi, cevizi ve köy yumurtasını elimize tutuşturdular. Doğaya yakından bakmak çok hoşumuza gitti. En güzeli de doğa kolajı oluşturmak için bir sürü türlü renklerde yaprak, ot, çam kozalağı, çiçek, çalı, çer çöp topladık. Verimli organik topraklardan evdeki saksılarımız için bir sürü toprak aldık. Şu bir gerçek ki doğa ile haşır neşir olmak  hiç bir bedel karşılığında elde edilemeyecek yüksek etkili bir terapi. Sonbaharsa tek kelimeyle muhteşem..

Bu kadar doğadan, mevsimden bahsedince dinlemekten hiç sıkılmadığım dört mevsimi buraya bırakayım..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder