Benim her sene eylül aylarında içine girdiğim bir ruh hali var. Aslında gündelik hayat ne biçim güzel diye düşünmelere doyamam. Bak mesela bir köşe yarat kendine, ister bir metre kare olsun ister bir oda ama içinde seni iyi hissettirecek güzellikleri barındırsın. Sonra bir çay koy mesela kendine, ya da yaz bitmeden al üç beş kilo domates salça yapmayı dene. Dünyada hala güzel domatesler varken bunu dene. Hem sevdiklerine de dağıt. Paylaşmanın neşesi doldursun içini. Çimenlere otur. Basit bir sofra kur, eylülün en güzeli, poposundan bal damlayan incirlerden bulup tükenmeden ye. Şeker kullanmayınca, meyveler nasıl da tatlı geliyor insana. Havanın serinliği yüzüne çarparken ürpermenin, üzerine ince bir hırka almanın hazzını hisset. Pazara çık. Kendine ait zaman illa ki saatlerce süren aktivitelerden oluşmak zorunda değil ki. Çıtır biberleri, alacalı tombik patlıcanları, kasa kasa üzümleri süzerken bu yazdan sana ne kaldı bunları bir düşün. Tutamıyoruz zamanı bir düşün..
7 Eylül 2017 Perşembe
Gecenin Ritmi ~ Yasushi Yoshida
Benim her sene eylül aylarında içine girdiğim bir ruh hali var. Aslında gündelik hayat ne biçim güzel diye düşünmelere doyamam. Bak mesela bir köşe yarat kendine, ister bir metre kare olsun ister bir oda ama içinde seni iyi hissettirecek güzellikleri barındırsın. Sonra bir çay koy mesela kendine, ya da yaz bitmeden al üç beş kilo domates salça yapmayı dene. Dünyada hala güzel domatesler varken bunu dene. Hem sevdiklerine de dağıt. Paylaşmanın neşesi doldursun içini. Çimenlere otur. Basit bir sofra kur, eylülün en güzeli, poposundan bal damlayan incirlerden bulup tükenmeden ye. Şeker kullanmayınca, meyveler nasıl da tatlı geliyor insana. Havanın serinliği yüzüne çarparken ürpermenin, üzerine ince bir hırka almanın hazzını hisset. Pazara çık. Kendine ait zaman illa ki saatlerce süren aktivitelerden oluşmak zorunda değil ki. Çıtır biberleri, alacalı tombik patlıcanları, kasa kasa üzümleri süzerken bu yazdan sana ne kaldı bunları bir düşün. Tutamıyoruz zamanı bir düşün..
12 Ağustos 2017 Cumartesi
İnsan Kırıkları
Biz insanız. Tamir edilecek bir makine değil.
Kendini müzikle onarmak isteyenlere 🎵
- Teoman - N'apim Tabiatım Böyle
- Ceylan Ertem - Esmer
- Yüzyüzeyken Konuşuruz - Ne Farkeder
- Gaye Su Akyol - Rüyalarda Buluşuruz
- Müslüm Gürses - Nilüfer
- Jehan Barbur - Selvi Boylum Al Yazmalım
- Rubato - Kaç Kadeh Kırıldı
- Sıla - Ağla Halime
- Mehmet Erdem - Hepsi Benim Yüzümden
- Birsen Tezer - Boşver
- Adamlar - Hepinize El Salladım
- Eda Baba - Sonbahar
- Hüsnü Arkan-Zerdaliler
- Burcu Tatlıses - Beni Sen İnandır
- Fikret Kızılok - Gönül
- Eski Bando - Bir Günah Gibi
- Pera - Ne Ala
- Sena Şener - Sevmemeliyiz
- No Land - Aramızda Dinozor
- Mehmet Güreli & Jehan Barbur - Sen ve Ben
- Deniz Tekin - Hep Oturup Bekledim
▶️ PLAYLIST
9 Ağustos 2017 Çarşamba
Terapi
Çocukların en sevdiği şeylerden biri kuşkusuz oyun hamuruyla oynamak. Her yerden hamur topladığım günler ve evde hazin hamur denemelerim oldu.Ben bilgisayarda çalışırken oğlum yanımda oynuyor -belli bana süprisli bişeyler hazırlıyor- oyun hamurundan yaptığı yemeği ikram ediyor. Hiç affetmem iştahla yerim 😋 Yemeğimi bitirdikten sonra “Hadi annecim uyu da dinlen” dedi.. Bu söz nasıl tatlı, nasıl da şifalı. Kokusunu içime çekerek bir anne öpücüğü kondurdum. Bu evlat kokusunu nasıl etsek de saklasak, hiç unutmasak..
Gece gündüz çalışmaları sonrası, arada bir şeyler öğrenmeye yeni güzellikler keşfetmeye başladığım boşluklardan birinde The Eagle Huntress (Kartal Avcısı Kız) belgeseli ve muhteşem müziğini, diğerinde ise şunu buldum .
Gece gündüz çalışmaları sonrası, arada bir şeyler öğrenmeye yeni güzellikler keşfetmeye başladığım boşluklardan birinde The Eagle Huntress (Kartal Avcısı Kız) belgeseli ve muhteşem müziğini, diğerinde ise şunu buldum .
Sejkko rumuzlu fotoğraf sanatçısı Manuel Pita’nın, yalnız evleri fotoğrafladığı seriler. Sejkko, Japonca'da “samimi çocuk” anlamına geliyormuş. Seçtiği rumuz gibi fotoğraflarından hissettiğim de tam olarak bu oldu, samimiyet. Biraz rüzgar esmiş gibi.. Kendi halindeliği.. Her türlü sınırlandırmalardan ve sınıflandırmalardan uzaklığı.. Renklerin yumuşaklığı aldı götürdü beni. Renkleri nasıl bu kadar güzel ayarladı? O maviyi nasıl buldu mesela, ışığı nasıl patlattı?
Seriyi taradıkça kalbimde sevecen kıpırtılar duymaya başladım. Yaşama sevinci veren küçük detayları yakaladığım her şeyi sevdiğim gibi, bu fotoğraflardaki detayları, tonları ve yalnızlığı çok sevdim.
Güzel keşifler terapisidir yoğun bir günün.
6 Ağustos 2017 Pazar
Gecenin Ritmi ~ Ajda Pekkan
“Hayatınızda, sizi hiç yargılamayan birisine sahip misiniz? Sadece bir kişi olsa dahi?Eğer sizi yargılamayanlar varsa, onların etrafında olmanın ne kadar şifalandırıcı ve besleyici olduğunun farkında mısınız? Onların eşliğindeyken geçen bir on dakikadan sonra bedeninizin ve tüm varlığınızın ne kadar rahatladığının?
Ya bu kişi siz olsaydınız?”
26 Temmuz 2017 Çarşamba
🌾 🍃 Zehirsiz Ev 🍃 🌾
6-7 yıl kadar önce lavaboyu ciflerken elim deli gibi kaşınmaya başlayıp kızarınca muazzam bir ‘mini aydınlanma’ anı yaşamıştım. Kimyasallar bana hiç iyi gelmiyordu. Bir tek bu mu, bulaşık makinesinden bulaşıkları çıkarıp durulama ihtiyacı duyuyordum. Astığım nevresimler kuruduğunda üzerinde deterjan kalıntıları görünce hoop çamaşırları toplayıp bir daha durulama yapıyordum. Oda parfümleri beni hapşırtıyor, çamaşır suyu genzimi yakıyordu. Belli ki bütün temizlik ürünleri bana hayat dersi vermek için el ele tutuşmuş, kafa kafaya vermiş ne yapsak da bu kıza anlatsak ‘sağlıklı yaşam sadece spor ve sağlıklı beslenmeyle olmuyor, ne kadar çok kimyasala maruz kalıyorsun bi etrafına bak’ diyordu. Bu iş böyle olmayacaktı. Bu kadar kimyasalla içim hiç rahat değildi. Bir de o zamanlar henüz minicik bir bebeğim vardı. Her neyse sağ olun temizlik kimyasalları. Sayenizde hayat dersimi aldım ve o günden sonra kademe kademe dönüşüm yaşadım. 🙏 Fırın temizleyicisi ayrı, duvar temizleyicisi ayrı, ahşap temizleyicisi ayrı kategorize edilmiş şu saçmasapan kimyasalları üretenlere teşekkürler ama benim için siz artık bir kenara çekilin demenin vakti gelmişti. Dedim de.
Bir şeyi ellerimizle yapmanın keyfi elbette paha biçilemez ama biliyorum herkesin bunlara ayıracak vakti, enerjisi yok. Markete gidip camsili, bulaşık deterjanını sepete atmak çok daha kolay. Konfor alanımızı terk etmek istemiyoruz. Ama en azından aldığınız temizlik ve kozmetik ürünlerinin etiketini okusanız, uğraşıp didinip kazandığınız para karşılığında çöp satmaya kalkanların cebini şişirmeye devam etmeseniz o bile bişeydir, iyidir. İşte bu düşünceyle ben de önce uzun süre çeşitli bitkisel, organik temizlik ürünlerine yöneldim. Araştırmalarım sonrasında uzun yıllar fosfat, sert asitler veya klorlu ağartıcı içermeyen amway, mom’s green, frosch, seventhgeneration ve benzeri markanın çok amaçlı temizleyicisinden, bulaşık tabletine, diş macununa, vegan şampuanına, roll-on una varana kadar kullandım. Sentetik parfümlerle temizlik hissi yaratan yumuşatıcıların aslında ne kadar da gereksiz olduğuna ya da evin bol parfüm kokmasıyla aslında o evin temiz olmasının bir bağlantısı olmadığına aydım. Nevresimlerim, havlularım, yastık kılıflarım yumuşatıcı kokmadı ama bu bana nefes aldırdı.
Sonra yavaş yavaş sirke, kefir, turşu gibi fermente ürünler yapmaya başladıkça evde temizlik ve kozmetik malzemesi yapmaya da başladım. Tarifleri internetten bulup buluşturuyordum. Anneme soruyordum. Evimde ve kendi üzerimde deniyordum. Yakın çevremde yayıyor ve onlardan tarifler topluyordum. Sonraki keşfim aromatik yağlar ve soğuk sıkım yağlar olmuştu. Aromatik yağlar çok acayip bir şey. Etrafa her şeyi yumuşaklaştıran, iyileştiren bir enerji yayıyorlar. Her ne amaçla kullanıyorsam istikrarla devam ettiğimde mutlaka beklentimin üzerine çıkıyorlar. Neyse ben artık evi kendi yaptığım zehirsiz temizlik suyuyla temizliyorum: Bir kova suya bir bardak alkol, on damla çay ağacı yağı ve güzel bir koku vermesi için birkaç damla limon, nane ya da mandalin yağı ekliyorum. (Gül, lavanta ya da kokusunu sevdiğiniz başka bir esans yağ da olur.) Çay ağacı yağını suyla seyreltip fısfıslı bir şişeye koyup, sivrisineklere karşı kollara bacaklara sıkıyoruz ailecek. Gargara yerine hindistancevizi yağıyla oil pulling yapıyor ve bence bu yöntem sadece ağız temizliği değil tüm bedene şifa sağlıyor. Bir yemek kaşığı karbonatı, bir tatlı kaşığı hindistan cevizi yağı, 5-6 damla çay ağacı yağı, 2-3 damla nane yağı ile karıştırıp cam kavanoza alıp diş macunumu yapıyorum. Çaydanlıklardaki kireci limon tuzu ile çözüyorum. Zeytinyağlı sabunu, arap sabununu pek çok yüzey temizliğinde içime sinerek kullanıyorum. Sirke ve karbonatsa baş tacım. Neredeyse kullanmadığım yer yok. Temizlik algıma gerçek anlamda bir rot -balans ayarı yapmış oldum böylece.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)