Eşsiz Bir Hazine Bulmuşcasına Eşe Dosta Anlatmak
İstediğim Bir Kitap...
Sanki karşılıklı sohbet eder gibiyiz Hasan Ali Toptaş ile bu kitapta.. Bazı insanların kesinlikle ihtiyacı olan temel şey yazmaktır. Ben bu kitabı bitirip kapattığımda Hasan Ali Toptaş için O'nun işi ve hatta hayatla biricik bağı yazmak diye düşündüm. Bu nedenle blog yazarlarından köşe yazarlarına, yazısı henüz yayımlanacak yazarlardan usta yazarlara dek yazmayı seven ve bu yönde ilerlemek isteyen herkesin başucundan ayırmak istemeyeceği bir kitap Harfler ve Notalar.
İçinde neler yok ki …“Okuyana Mektup” la başlamış Hasan Ali Toptaş kitabına. Bu mektup ile okurunu kitabına çağırıyor ve ben de bu ilk paragrafın verdiği ivme ile bu kitabı aldım. Daha doğrusu kitap öteki kitapların arasından sıyrılıp bana kendini bir şekilde sundu sanki. Kaleminden dökülenleri okudukça da bu mektubun ne kadar bütünü yansıttığına karar verdim. Öyle zengin ki anlatımı onun sandalına bindiğinizde nehirde bilmediğiniz derinliklere indiriyor sizi, kelimelerin büyüsü ile ustalıkla yepyeni kanallar açıyor. Açtığı kanallar ile ülkemizden ve dünyadan pek çok değerli yazar ve kitapları üzerine ipuçları veriyor okuruna. Kendisi gibi yazıya ve yazarlara tutkusu olan okur için bulunmaz bir nimet bu ipuçları.
Hasan Ali Toptaş, Denizli’nin içinde kağnı gıcırtıları yükselen, sokaklarında çeşmeler ve yunaklar olan, o dönemde bir sinema salonu da bulunan Çal ilçesinde doğmuş ve büyümüş. Küçüklüğünden beri kasabasında gözlemci, büyüklerin anlattığı hikayelerden etkilenen ve biraz da kendi halinde bir çocuk olarak vaktini geçirmiş. İlkokul ikinci sınıftayken başının arka tarafında bir yara çıkmış ve koca karı ilaçları işe yaramadığı için ilk defa Denizli’ye hastaneye gitmiş. Bu yaradan dolayı kafasının arka tarafı saçsız kalmış ve arkadaşlarının alay konusu olmuş. Bir cep aynasına benzeyen bu bölgeden dolayı arkadaşları da artık ona “Aynalı” diye lakap takmış. Bu durum onu fena halde üzerek insanlardan kaçmasına ve bir gölge olarak dolaşmasına sebep olmuş. Bir süre sonra ise yaşadığı kasabaya gelen emekli bir memurun poğaça ve gazozlarla birlikte sattığı türlü türlü kitaplarla tanışması neticesinde ise okuma serüveni başlamış yazarın. İlk okuduğu kitabı da “Konuşan Katır”adında baş kahramanı Hasan olan ve Arap büyücü tarafından katıra dönüştürülen zavallı şehzade Hasan’ın çırpınışlarını anlatan bir kitap. Akabinde okumasına Kemalettin Tuğcu külliyatı, Kerime Nadir, Muazzez Tahsin, Yaşar Kemal, Balzac eserleri eşlik etmiş. Oradan da farklı yazarlara götürecek olan okuma yolculuğu hep devam etmiş ve daha ilkokul yıllarında başka dünyaların da mümkün olduğunu keşfetmiş. Hasan Ali’nin yazma hevesi de bu yıllarda alevlenip bir tutkuya dönüşmüş. Hem içinde bulunduğu coğrafyanın yüklediği ıssızlığı hafifletmek için hem de ruhunda açılan yaraları bir nebze olsun sarmak için yaşadığı çevrede yazdıkları ciddiye alınmasa bile geçmişe, geleceğe ve şimdiye karşı hep yazmış.
Eserlerinin basımında büyük sıkıntılar yaşayan ve bu iş için para harcayan yazar, ilk kitabının basılmasını kitabında samimi bir dille şöyle anlatıyor :“Aslında ilk kitabım çıktığında yeryüzünde mutlaka bir sarsıntı olacağını düşünmüştüm ama olmadı öyle bir şey, yaprak bile kımıldamadı. Ya yazdıklarımı anlamıyorlar ya da ben gerçekten iyi şeyler yazamıyorum, dedim kendi kendime. Her iki durumda da bırakmam gerekiyordu. Hayatımı okur olarak sürdürmeye karar verdim. 1993… Eğer edebiyat tanrısı diye bir şey varsa o bir yerlerden benim küstüğümü, artık kendi paramla kitap yayımlamayacağımı, hayatımı bir okur olarak sürdürme kararı aldığımı duydu ve bana müthiş jestler yaptı. 1993’te çekmecemde duran bir romanım vardı: Sonsuzluğa Nokta, Kültür Bakanlığı tarafından düzenlenen bir yarışmada ödül aldı ve onlar tarafından basıldı.”
Deneme türündeki bu kitap ile okuyucu Hasan Ali Toptaş’ın gündelik yaşantısını, yakın çevresini ve romanlarını hikayelerini oluşturan ve de besleyen yaşam koşullarını daha yakından tanıma olanağı buluyor. Yazarın anne ve babasından bahsettiği “Kimseye Verilmeyen Kitap” bölümünde annesiyle yaşanan hoş bir diyaloğu alıntılamak istiyorum. Oğlunun kasabadaki evlerindeki kitaplarını alan konu komşunun geri getirmediğinden yakınan annesi şöyle devam eder:
“İki yıl önce de; “Sadece bir kitabın kaldı evde, onu da baban kimseciklere vermiyor.” dedi. Ben bunu duyunca şaşırdım tabii, sevinçten ne diyeceğimi, ne yapacağımı, hangi tarafa dönüp nasıl bakacağımı bilemedim. Bir süre sonra, konu yeniden açıldığında, yine aynı sözleri yineledi annem. Hatta, sır veriyormuş gibi bana doğru eğilerek; “Sadece bir kitabın kaldı Hasan’ım, onu da baban kimseciklere vermiyor.” dedi.
Ben de, biraz daha sevinmek ve sevincimi pekiştirmek istediğimden midir nedir; “Neden vermiyor anne?” diye sordum.
“Neden olacak oğlum, kitabın boş yerlerine telefon numarası yazmış da ondan!” dedi annem. ”
Gelelim bu kitabı benim için eşşiz bir hazineye çeviren kısma. Sayfa sayısı az olmasına rağmen (171 sayfacık) resmen içi dolu turşucuktur. Bu güzelim kitap içerisinde geçen, Hasan Ali Toptaş’ın anlatılarında bir şekilde temas ettiği yine güzelim kitapların, destanların, masalların, yazarların isimlerini en çok da kendim için bir bir seçtim ayırdım. Hazır yıl bitip yeni yıl için okunacak kitaplar listesi hazırlayacak olanlar için güzel bir kaynak olur kanaatindeyim:
- Franz Kafka- Günlükler - Bir Savaşın Tasviri
- Gustav Janouch-Kafka İle Konuşmalar
- Emil Michel Cioran-Çürümenin Kitabı(Hüzün Kıyasları)
- Walter Benjamin (Hazırlayan: Nurdan Gürbilek)-Son Bakışta Aşk
- Juan Rulfo-Pedro Páramo
- Gabriel Garcia Marquez-Yüzyıllık Yalnızlık
- Binbir Gece Masalları-Konuşan Katır
- Ziya Gökalp-Ala Geyik (Manzum masal)
- Necati Cumalı-Yaralı Geyik (Oyun)
- Nursel Duruel-Geyikler Annem Ve Almanya
- Murathan Mungan-Geyikler- Lanetler
- Yaşar Kemal-Üç Anadolu Efsanesi: Köroğlu, Karacaoğlan, Alageyik
- Franz Kafka-Avcı Gracchus
- Gabriel Garcia Marquez-Boğularak Ölenlerin En Yakışıklısı
- Jorge Luis Borges-Yolları Çatallanan Bahçe
- Carlos Fuentes-Aura
- Franz Kafka-Kanun Önünde - İmparatorun Haberi - Ceza Sömürgesi -Kovalı Süvari - Çiftlik Kapısına Vuruş
- Carlos Fuentes-Kendim Ve Ötekiler
- Italo Calvino-Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu
- Alexandre Dumas (oğul)-Kamelyalı Kadın
- Jorge Luis Borges-Yedi Gece
- M. Sıddık Gümüş-Tam İlmihal Se'adet-İ Ebediyye
- Hasan Ali Toptaş-Bin Hüzünlü Haz
- Milan Kundera-Yavaşlık
- Miguel De Cervantes Saavedra -Don Quijote
- Laurence Sterne-Tristram Shandy Beyefendi'nin Hayatı Ve Görüşleri
- Marcel Proust-Kayıp Zamanın İzinde
- James Joyce
- Ferit Edgü-Do Sesi
- Bekir Yıldız-Kara Vagon -Sahipsizler -Dünyadan Bir Atlı Geçti -Beyaz Türkü -Reşo Ağa -Kaçakçı Şahan
- Malcolm Lowry-Yanardağın Altında
- Elias Canetti-Marakeş'te Sesler
- Juan Rulfo-Kızgın Ova
- Milorad Pavic-Hazar Sözlüğü
- John Berger-Düğüne -Görme Biçimleri -Yedinci Adam -O Ana Adanmış-Ve Yüzlerimiz, Kalbim, Fotoğraflar Kadar Kısa -Kral
- Marcel Beyer-Yarasalar
- Abbas Sayar-Gönül Sandalı -Neco’ya Mektuplar -Çelo -Can Şenliği -Yorganımı Sıkı Sar -Yılkı Atı
- Alain Robbe-Grillet-Silgiler -Yeni Roman
- Michel Butor-Roman Üstüne Denemeler -Değişme
- Nathalie Sarraute-Kuşku Çağı
- Alain Robbe-Grillet-Enstantaneler
- Nodar Dumbadze-Güneşi Görüyorum -Kukuraça -Beyaz Bayraklar
- Bilge Karasu-Narla İncire Gazel
- Faruk Duman-Keder Atlısı
- Faruk Duman-Nar Kitabı
- Elias Canetti-Körleşme
- Sargut Şölçün
- Feyyaz Kayacan
- Ümit Kaftancıoğlu
- Hasan Ali Toptaş-Uykuların Doğusu
- Tolstoy-Anna Karenina
- Ahmed Midhat Efendi-Karı Koca Masalı
- Oğuz Atay-Tutunamayanlar
- Robert Maynard Pirsig-Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı
- Yusuf Atılgan-Anayurt Oteli
- Bilge Karasu-Kılavuz
- Vüs'at Orhan Bener-Bay Muannit Sahtegi'nin Notları
- Franz Kafka-Şato
- Laurence Sterne-Duygu Yolculuğu (Hissi Seyahat)
- Alberto Manguel-Okumanın Tarihi
- Plinius Minor-Genç Plinius'un Anadolu Mektupları
- Jean Jacques Rousseau-İtiraflar
- Eray Karınca-Erken Açan Papatyalar
- İbn-i Zerhani-Kitab’ul Zulmet
- Edip Cansever-Gül Dönüyor Avucumda
- Ahmet Hamdi Tanpınar-Edebiyat Üzerine Makaleler
- Edip Cansever-İlkyaz Şikayetçileri -Bezik Oynayan Kadınlar
- Jose Saramago-Bütün İsimler -Körlük -Ricardo Reis’in Öldüğü Yıl -Mağara -Baltasar ve Blimunda -Ressamın Elkitabı -Kısırdöngü -Bilinmeyen Adanın Öyküsü -İncil’deki İkinci İsa -Umut Tarlaları
- Derleyici: Alain Vircondelet-Balthus Anılar
- Marguerite Duras-Yazmak
- William Lowell Randall-Bizi ‘Biz’ Yapan Hikâyeler / Kendimizi Yaratmak Üzerine Bir Deneme
- Walter Benjamin-Hikaye Anlatıcısı
- Fyodor Mihailoviç Dostoyevski-Karamazov Kardeşler -Yeraltından Notlar -Ecinniler
- Gabriel Garcia Marquez-Kırmızı Pazartesi
- Oğuz Atay-Tehlikeli Oyunlar
- Nikos Kazancakis-El Greko'ya Mektuplar
- Emil Michel Cioran -Tarih Ve Ütopya -Doğmuş Olmanın Sakıncası -Burukluk (Hüzün Kıyasları) -Umutsuzluğun Doruklarında -Varolma Eğilimi -Ezeli Mağlup : Söyleşiler
- Milan Kundera-Roman Sanatı -Saptırılmış Vasiyetler
- Samuel Beckett-Proust
- Sadık Erol Er-Emil Cioran :Bir Alacakaranlık Düşünürü
- Sadık Erol Er, Kenan Sarıalioğlu-Hiçliğin Doruklarında Cioran / Tebessüm, Sırıtma Ve Farkındalık Üstüne
- Tahsin Yücel-Yazın Gene Yazın
- Michel Tournier-Cuma Ya Da Pasifik Arafı -Kutsal Ruh -Çalı Horozu -Kızılağaçlar Kralı -Veda Yemeği -Altın Damla
- Vladimir Nabokov-Edebiyat Dersleri
- Gustave Flaubert-Madame Bovary
- Nikolay Vasilyeviç Gogol-Ölü Canlar
- Yusuf Atılgan-Aylak Adam
Dilerim buradaki kitapların hiç olmazsa birkaçının peşine düşüp başka başka nice kitaplara gider ve oralarda, her biri birbirinden keyifli birçok yolculuk yaparsınız.
Sosyal medyada dönüp duran kırpılmış alıntılar nedeni ile tıpkı bilimkurgu filmlerindeki hap şeklindeki besinlere dönüşmüş hap boyutlarındaki cümlelerden sıkılıp harflerin ve kelimelerin lezzetine varmak isteyenlere, harflerin müziğine kulak vermek isteyenlere kesinlikle önerebileceğim bir kitap.
Ben kitabı okurken işittiğim müzikler genel olarak yaprakların hışırtısı, kozalakların çıtırtısı, çam odunu çatırtısı ve kedi mırıltısı şeklindeydi. Ama özellikle Neşet Ertaş ve Muharem Ertaş’tan bahsedilen bölümlerden sonra Neşet Ertaş, Erkan Oğur, Ufuk Karakoç, dinlerken buldum kendimi.
Keyifli geceler.
Sanki karşılıklı sohbet eder gibiyiz Hasan Ali Toptaş ile bu kitapta.. Bazı insanların kesinlikle ihtiyacı olan temel şey yazmaktır. Ben bu kitabı bitirip kapattığımda Hasan Ali Toptaş için O'nun işi ve hatta hayatla biricik bağı yazmak diye düşündüm. Bu nedenle blog yazarlarından köşe yazarlarına, yazısı henüz yayımlanacak yazarlardan usta yazarlara dek yazmayı seven ve bu yönde ilerlemek isteyen herkesin başucundan ayırmak istemeyeceği bir kitap Harfler ve Notalar.
İçinde neler yok ki …“Okuyana Mektup” la başlamış Hasan Ali Toptaş kitabına. Bu mektup ile okurunu kitabına çağırıyor ve ben de bu ilk paragrafın verdiği ivme ile bu kitabı aldım. Daha doğrusu kitap öteki kitapların arasından sıyrılıp bana kendini bir şekilde sundu sanki. Kaleminden dökülenleri okudukça da bu mektubun ne kadar bütünü yansıttığına karar verdim. Öyle zengin ki anlatımı onun sandalına bindiğinizde nehirde bilmediğiniz derinliklere indiriyor sizi, kelimelerin büyüsü ile ustalıkla yepyeni kanallar açıyor. Açtığı kanallar ile ülkemizden ve dünyadan pek çok değerli yazar ve kitapları üzerine ipuçları veriyor okuruna. Kendisi gibi yazıya ve yazarlara tutkusu olan okur için bulunmaz bir nimet bu ipuçları.
Hasan Ali Toptaş, Denizli’nin içinde kağnı gıcırtıları yükselen, sokaklarında çeşmeler ve yunaklar olan, o dönemde bir sinema salonu da bulunan Çal ilçesinde doğmuş ve büyümüş. Küçüklüğünden beri kasabasında gözlemci, büyüklerin anlattığı hikayelerden etkilenen ve biraz da kendi halinde bir çocuk olarak vaktini geçirmiş. İlkokul ikinci sınıftayken başının arka tarafında bir yara çıkmış ve koca karı ilaçları işe yaramadığı için ilk defa Denizli’ye hastaneye gitmiş. Bu yaradan dolayı kafasının arka tarafı saçsız kalmış ve arkadaşlarının alay konusu olmuş. Bir cep aynasına benzeyen bu bölgeden dolayı arkadaşları da artık ona “Aynalı” diye lakap takmış. Bu durum onu fena halde üzerek insanlardan kaçmasına ve bir gölge olarak dolaşmasına sebep olmuş. Bir süre sonra ise yaşadığı kasabaya gelen emekli bir memurun poğaça ve gazozlarla birlikte sattığı türlü türlü kitaplarla tanışması neticesinde ise okuma serüveni başlamış yazarın. İlk okuduğu kitabı da “Konuşan Katır”adında baş kahramanı Hasan olan ve Arap büyücü tarafından katıra dönüştürülen zavallı şehzade Hasan’ın çırpınışlarını anlatan bir kitap. Akabinde okumasına Kemalettin Tuğcu külliyatı, Kerime Nadir, Muazzez Tahsin, Yaşar Kemal, Balzac eserleri eşlik etmiş. Oradan da farklı yazarlara götürecek olan okuma yolculuğu hep devam etmiş ve daha ilkokul yıllarında başka dünyaların da mümkün olduğunu keşfetmiş. Hasan Ali’nin yazma hevesi de bu yıllarda alevlenip bir tutkuya dönüşmüş. Hem içinde bulunduğu coğrafyanın yüklediği ıssızlığı hafifletmek için hem de ruhunda açılan yaraları bir nebze olsun sarmak için yaşadığı çevrede yazdıkları ciddiye alınmasa bile geçmişe, geleceğe ve şimdiye karşı hep yazmış.
Eserlerinin basımında büyük sıkıntılar yaşayan ve bu iş için para harcayan yazar, ilk kitabının basılmasını kitabında samimi bir dille şöyle anlatıyor :“Aslında ilk kitabım çıktığında yeryüzünde mutlaka bir sarsıntı olacağını düşünmüştüm ama olmadı öyle bir şey, yaprak bile kımıldamadı. Ya yazdıklarımı anlamıyorlar ya da ben gerçekten iyi şeyler yazamıyorum, dedim kendi kendime. Her iki durumda da bırakmam gerekiyordu. Hayatımı okur olarak sürdürmeye karar verdim. 1993… Eğer edebiyat tanrısı diye bir şey varsa o bir yerlerden benim küstüğümü, artık kendi paramla kitap yayımlamayacağımı, hayatımı bir okur olarak sürdürme kararı aldığımı duydu ve bana müthiş jestler yaptı. 1993’te çekmecemde duran bir romanım vardı: Sonsuzluğa Nokta, Kültür Bakanlığı tarafından düzenlenen bir yarışmada ödül aldı ve onlar tarafından basıldı.”
Deneme türündeki bu kitap ile okuyucu Hasan Ali Toptaş’ın gündelik yaşantısını, yakın çevresini ve romanlarını hikayelerini oluşturan ve de besleyen yaşam koşullarını daha yakından tanıma olanağı buluyor. Yazarın anne ve babasından bahsettiği “Kimseye Verilmeyen Kitap” bölümünde annesiyle yaşanan hoş bir diyaloğu alıntılamak istiyorum. Oğlunun kasabadaki evlerindeki kitaplarını alan konu komşunun geri getirmediğinden yakınan annesi şöyle devam eder:
“İki yıl önce de; “Sadece bir kitabın kaldı evde, onu da baban kimseciklere vermiyor.” dedi. Ben bunu duyunca şaşırdım tabii, sevinçten ne diyeceğimi, ne yapacağımı, hangi tarafa dönüp nasıl bakacağımı bilemedim. Bir süre sonra, konu yeniden açıldığında, yine aynı sözleri yineledi annem. Hatta, sır veriyormuş gibi bana doğru eğilerek; “Sadece bir kitabın kaldı Hasan’ım, onu da baban kimseciklere vermiyor.” dedi.
Ben de, biraz daha sevinmek ve sevincimi pekiştirmek istediğimden midir nedir; “Neden vermiyor anne?” diye sordum.
“Neden olacak oğlum, kitabın boş yerlerine telefon numarası yazmış da ondan!” dedi annem. ”
Gelelim bu kitabı benim için eşşiz bir hazineye çeviren kısma. Sayfa sayısı az olmasına rağmen (171 sayfacık) resmen içi dolu turşucuktur. Bu güzelim kitap içerisinde geçen, Hasan Ali Toptaş’ın anlatılarında bir şekilde temas ettiği yine güzelim kitapların, destanların, masalların, yazarların isimlerini en çok da kendim için bir bir seçtim ayırdım. Hazır yıl bitip yeni yıl için okunacak kitaplar listesi hazırlayacak olanlar için güzel bir kaynak olur kanaatindeyim:
Dilerim buradaki kitapların hiç olmazsa birkaçının peşine düşüp başka başka nice kitaplara gider ve oralarda, her biri birbirinden keyifli birçok yolculuk yaparsınız.
Sosyal medyada dönüp duran kırpılmış alıntılar nedeni ile tıpkı bilimkurgu filmlerindeki hap şeklindeki besinlere dönüşmüş hap boyutlarındaki cümlelerden sıkılıp harflerin ve kelimelerin lezzetine varmak isteyenlere, harflerin müziğine kulak vermek isteyenlere kesinlikle önerebileceğim bir kitap.
Ben kitabı okurken işittiğim müzikler genel olarak yaprakların hışırtısı, kozalakların çıtırtısı, çam odunu çatırtısı ve kedi mırıltısı şeklindeydi. Ama özellikle Neşet Ertaş ve Muharem Ertaş’tan bahsedilen bölümlerden sonra Neşet Ertaş, Erkan Oğur, Ufuk Karakoç, dinlerken buldum kendimi.
Keyifli geceler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder