Sırlar böyledir, her zaman yollarını bulurlar.. Bir ömür sürse bile.
Çünkü zaman insan hayatının
turnusoludur ve mutlaka gerçekleri ortaya çıkaracak reaksiyonları bilir. Yeterli
temas süresinden sonra gerçeklerin renginin ortaya çıkmasına kimse engel
olamaz.
Hayatınızın akışını
değiştiren anlar, anılar, olaylar vardır. Bu kitapta hepsi var. 1933 yılında karlı bir mayıs gününde 3 yaşındaki
oğlunun ortadan kaybolması ile hayatı
kabusa dönüşen bir anne, tam çocuğunu kaybetmişken 80 yıl önce kaybolmuş bir çocuğun hikayesinin peşinden koşan bir
muhabir ve tozlu raflar arasından geçmişe dair sırrının gün yüzüne çıkması ile hayatının eksik taşlarına kavuşan bir
ihtiyar.
Okuma tutkusu bir tuhaf ;
hissetmeyene anlatması ne zor. Çünkü kana kana okumak için saatlerini feda
etmek zorundasın. Pek çok cazip diğer aktiviteden sıyrılıp kendi minik köşene
çekilmen gerekir. Dışarıda hayat tüm gürültüsüyle akarken sen kulaklarını
tıkayıp en ufak zaman dilimlerini bile okunmuş sayfalara dönüştürmeye çabalarsın.
En önemlisi okurken odaklanmalısın; bir tek onu yapmalısın. Fakat kitapları
hayatlarının baş köşesine yerleştirmiş insanlar bilir ki kitaplar yapılan her türlü fedakarlığa
değiyor. Çünkü kitaplar insanı kendi aydınlığına götüren yegane yoldur. Okumak istediğim o kadar çok şey varken ve
listem de her geçen gün kabarırken bu kadar az vaktim olmasına içerlemiyor
değilim. Bu yüzden okuma hususunda en büyük korkum zaman kaybı yaşamak oluyor haliyle. Yani bir kitabı bitirdiğimde “zaman kaybıydı” diye hissetmek beni
gerçekten kızdırıyor. Bazen yazarın anlatımının bozukluğu ya da üslubunun yetersizliği veya konunun bana
keyif vermemesi, zaman zaman ise çevirinin özensizliği nedeni ile zaman kaybı olarak
sınıflandırdığım kitaplar oluyor ne yazık ki..
Kitabı okumaya karar
vermeden önce hakkında yapılan yorumları ufak çaplı taradığımda kitabın oldukça
fazla bir Türk okur kitlesi tarafından okunduğunu gördüm. Büyük bir çoğunluk kitabı
basit anlatımlı, tesadüflerle dolu, sürükleyici, dramatik bir kitap olarak yorumlarken bir
kitle de kitabı ucuz bir “market kitabı”
olarak yaftalayarak sosyal medyada servis etmişti. Çünkü insanlar kitaplar
marketlerde satılınca o kitapların kalitesiz, yazarının da başarısız olduğuna
inanıyorlar. Oysa bu tür genellemelerin
yarattığı yanılgılar ile küçük değişimlerin tetikleyebileceği büyük
farkındalıkları ıskalayabileceklerini bilseler belki bu tür önyargılardan kendilerini
arındırabilirler. Bu tür yorumların etkisi ile acaba “zaman kaybı” olur mu tereddütüyle başladım kitabı okumaya.
Bazı kitaplar anlatım olarak yalın, konu olarak alışılmış,
kurgu olarak çok farklı olmasa bile bu görünümünün ardında şaşırtıcı bir
güzellik barındırabiliyor. Yalnız onu çekip çıkartmak gerekiyor. Böğürtlen Kışı, oturup bir solukta okuyabileceğiniz ve içerinde
bu şekilde serpilmiş çeşitli güzellikler barındıran yol gösterici bir kitap. İçerisinde
bebeğini kaybetmiş iki annenin ayrı ayrı öyküsü ve bebeğine hamileyken yazan
bir yazarın kaleminden dökülen cümleler var. Bu yönüyle hikayenin temelinde anneliğin saf duygusu yatıyor. Fakat
bununla sınırlı değil… Dostluk, evlilik, yoksulluk, zenginlik, aşk gibi pek çok
kavramla ilgili doyurucu mesajlar da var satır aralarında.
Yazar
Sarah Jio geçmişle gelecek
arasındaki olayları birbirine başarılı bir anlatımla bağlayarak adım
adım hikayenin gizemini finale taşınmaya çalışmış. Kitabı beğenmeme
rağmen olay örgüsünde çok
fazla tesadüf yer alması ve romanın sonunu tahmin etmenin çok güç
olmaması nedeniyle bir parça da hafif hissettim kitabı. Bu yönü ile
benim için tek sefer okunacak akıcı bir kitap olarak kaldı. Özellikle
yoğun okumalarla dolu günlerden sonra ara vermek için okunacak kafa
dağıtıcı bir roman diyebilirim. Kitabın ismini, pürüzsüz çevirisini ve
kapak tasarımını oldukça hoş buldum.
Yazarla ilgili ufak bir
araştırma yaptığımda ise Sarah Jio'nun ülkemizde özellikle kadınlar arasında azımsanamayacak bir okur kitlesi ve
hatta müdavimleri olduğu gördüm.
Sürükleyici bir anlatımı
olması nedeni ile özellikle fazla okumayanlara kitaplarla yeniden
buluşması için tavsiye edebileceğim bir kitap. Bunun yanında bol okuyup okuma
hızında düşüş yaşayan bir nevi tutukluk döneminde olanlara da yeniden ivme kazandırabilecek bir kitap. Henüz
anne olmayanlar bile anneliğin ne kadar özel bir duygu olduğunu bu kitabı
okuduğunda derinden hissedecektir.
Kitabın esin kaynağı Hilary Kole parçası için 🎶
Keyifli okumalar .. 📚
🍵
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder